Kuraklık…
Doğal bir iklim olayı…
Bu yaz Samsun ve çevre ilçelerimiz için kurak bir sezon oldu ve olmaya da devam ediyor.
Bölgemiz için kuraklığı iki durum altında incelemek gerek;
İçme suyu ve tarımsal sulama…
Kuraklığı sürelerine göre uzun dönem kuraklık ve kısa süreli kuraklık diye ikiye ayırabiliriz.
Kuraklığa konu olan suları da kaynaklarına göre “yeraltı ve yerüstü su kaynakları” olarak sınıflandırabiliriz.
Bölgemizde görülen kuraklık; “kısa süreli, yeraltı ve yerüstü içme suyu kaynaklarında ve tarımsal sulamada yaşanan kuraklık” olarak tanımlayabiliriz.
Aslında durumumuz biraz da fıkra gibi, hatta Karadeniz Fıkrası gibi…
İç Anadolu veya Doğu, Güneydoğu’da ki vatandaşlarımıza “Karadeniz’de Kuraklık var!..” desek bize inanmaz “fıkra mı bu?” diye sorarlar.
Haksız da değiller?
Ne diyoruz Karadeniz Bölgemizi tanımlarken; “Yeşil, yemyeşil… Yaylaları, yüksek köyleri, doğal su kaynakları, dereleri, şelaleleri…”
Kuraklığı çağrıştıracak en ufak bir emare ve tanımlama yok…
***
Bizim su ve kuraklıkla, iklimle ilgili değerlendirmeleri yaparken kaçırdığımız nokta; “İklimlerin bir bölgede sürekli olarak kaldığı” algısıdır.
Aslında bu durum yanlış bilinmektedir.
İklim; “yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayandığı durum” olarak tanımlanır.
Bu tanımlama çerçevesinde iklimlerin bir bölgede hakim olduğu ortalama süre de 30-35 yıldır.
Küresel ısınmanın da bu süreci hızlandırdığı kesindir.
***
Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının kullanımında maalesef eski alışkanlıklarımıza göre hareket ediyoruz.
Su tasarruf tedbirleri hak getire…
Su kaynakların durumunun eskisi gibi olmadığını unutuyoruz.
Çocukluğum Bafra Ovasında geçti.
Tarımsal sulamada eskiden “drenaj kanalları”ndaki kanal suları kullanılır, sadece kurak geçen yıllarda kanalların su seviyesiazalırdı.
Şimdilerde ise bırakın kanalları sondajdan çıkarılan sular bile tarımsal sulama için yetersiz olmaya başladı.
***
Tarımsal sulama açısından verimli ovalarımız olan Bafra ve Çarşamba Ovaları her ne kadar avantajlı olsa da özellikle ovadan üst rakımlara çıkıldıkça kuraklık başlamakta…
Bu durum sadece bu yıla özel bir durum değil uzun yılların sorunudur.
Bu durum tarımda bitkisel üretimdeki kalitenin ve verimin düşük olmasına neden olmaktadır.
Kuraklığa bağlı “kırsaldan göç” olaylarının bile bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu sorunun oluşmasında DSİ’nin de büyük katkısı vardır.
DSİ’ye göre neredeyse “her yer sulanabilir tarım alanı.”
Ama o alanları ve koskoca iki ovayı yıllarca verimli olarak sulamayı başaramamışlar.
Ovalarda işi/günü drenajla kurtarmaya çalışmışlar.
Ellerindeki sulama projeleri o kadar eski ki 40-50 yıllık sulama projelerini revize ede ede Çarşamba sol saha sulama projesini uygulamaya çalışıyorlar.
Planlama yapmışlar ama nedense bir türlü uygulamaya geçememişler.
Projeler eski olduğundan projedeki birçok alan yerleşime açılmış, mahalleler kurulmuş, yollar geçmiş, depolar kurulmuş…
Bereket ki bir süre önce projeye başladılar ve bitirecekler.
Darısı, Çarşamba Ovası sağ saha ve Bafra Ovasının geriye kalan alanlarının başına…
***
Nebiyan yaylasının hemen eteklerinde yazları tarımsal anlamda kuraklık olduğunu duyan birçok vatandaş durumu hayretler karşılamaktadır.
Bırakın tarımsal sulamayı biraz daha aşağıya inildiğinde içme suyu kaynakları bile kurumaktadır.
Kuraklık, Samsun’un tüm ilçelerindeki kırsal yerleşim alanları ve ovalardaki alanlar için de geçerlidir.
İçme su şebekelerini gölet ve sondaj dan alan birçok belediyenin/kapatılan belediyenin durumu da önceden önlem almadıkları için aynı durumda.
İçme suyu sorunu yaşıyorlar…
Sıcaklığa ve yağış olmamasına bağlı kuraklık sadece bitkisel üretimi değil, su ürünleri sektöründe faaliyet gösteren kafeste kültür balıkçılığı sektörünü de olumsuz etkiledi.
Samsun’da ciddi anlamda üretimi yapılan ve Samsun’un tarımsal veekonomik verilerinde yer alan ama yeteri kadar bilmediğimim bu sektörde de kuraklık ve buna bağlı sıcaklık sonrası suların ısınması, verimi ciddi şekilde etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor.
Bu anlamda da DSİ ve Büyükşehir’in, kafeste kültür balıkçılığısektörünü korumak için acil tedbirler alması gerekmektedir.
***
Özetle bu yıl Samsun’un birçok ilçesi susuz bir yaz geçirmek zorunda kaldılar.
Adından dolayı yaşadığımız bu durum Necati Cumalı’nın bir hikayesi olan ve daha sonraları Hülya Koçyiğit’inde başrollerini oynadığı 1964 yapımı “Susuz Yaz” filmini akla getiriyor.
***
“Susuz köy kalmayacak” söylemi siyasilerin sıkça kullandığı, 90’larda ise meydanlarda “seçim vaadi” olarak sürekli tekrar edilen söylem, yıl 2014’ün sonuna geldiğinde ise birçok köyümüzde (yeni adıyla mahallemizde) halen yerine getirilmeyi bekleyen bir vaad olarak karşımıza çıkıyor.
Her ne kadar Büyükşehir yasasından sonra Büyükşehir sınırlarına yeni dahil olan ilçelerin, birçok konuda olduğu gibi önceleri oluşan su ile ilgili sorunları direkt olarak Büyükşehir belediyesine atmış olsalar ve kolaya kaçıp halkla Büyükşehir’i karşı karşıya getirseler de, Büyükşehir ve dolaysıyla SASKİ’nin çalışmalarını ilçe ve mahallelerde/köylerde hızlı şekilde başlattığını da takip ediyoruz.
Susuz “ilçemiz”, “köyümüz/mahallemiz”, “çiftçimiz” kalmaması, sorunların hızlı şekilde çözülmesi dileğiyle…