Samsun’un nüfus yapısı çok çeşitlidir.
Göç alan bir şehir olarak Samsun’da, mübadillerin yanı sıra, ülkenin bir çok yerinden gelenler yaşıyor.
Şehrin bir nüfus yapısı homojen değil yani.
Herkes bir tarafa çekiyor.
Zor bir şehirdir Samsun.
Bu nedenle de bürokratlar görev yaparken zorlanır bu şehirde.
En çok da valiler.
Bunun için mi bilinmez, on yıl öncesine kadar Samsun’a vali olarak atanacak bürokratlar tecrübeliler arasından seçilirdi.
Samsun’a atanan valide, daha önce büyük bir şehirde görev yapmış olmak gibi bir özellik aranırdı.
Mesleğe başladığım yıllarda tanıdığım Rahmetli Haydar Özkın ve Fahamettin Altun’un böyle özellikleri vardı mesela.
Bu şehirde iz bırakan valilerimiz de oldu, unutulup gidenler de.
Samsun’a fuar kazandırmış olan Hamdi Ömeroğlu Vali iken çocukluk yaşındaydım ama Anayasa Mahkemesine atanan Mustafa Gönül, Erdoğan Cebeci, Altay Utkan, Yüksel Çavuşoğlu, Metin İlyas Aksoy, Hasan Basri Güzel ve Hüseyin Aksoy iz bırakıp gittiler.
Kazım İnanç ve Haşim İşçan’ın görev yaptığı yıllara yetişemedim ancak bu şehirde izleri olduğunu bilirim.
Ve fakat
Meslek yaşamım boyunca çok sayıda daha vali tanıdım ama burada isimlerini yazmamışsam bunun nedeni, şehirde bıraktıkları bir ize rastlamamış olmamdır.
Samsunspor taraftarlarıyla kurduğu sıkı bağ nedeniyle “Osman Baba” diye anılan son Vali Osman Kaymak’ın da adı bu şehirde bir süre daha yaşayacaktır.
İyi bir insandı Osman Kaymak.
Nerede ne söyleyeceğine dikkat etmemesi nedeniyle zamansız çıkışları olurdu.
Bu nedenle belki de, taraftarlara sıkı bağ kurarken, başta siyaset kurumunun şimşeklerini üzerine çekebileceğini öngöremedi.
Gönül adamıydı, elbette ama konjonktürü hesap edebilecek tecrübeden yoksun olduğu da belli oluyordu.
Günümüzde şehirleri yönetme inisiyatifinin sadece valilere bırakılmadığını anlaması gerekiyordu.
Valilik makamından, Mülkiye Başmüfettişliğine giden yolu, Samsunspor’da yaşanan süreç açmıştır.
Samsunspor taraftarlarının gönlünde taht kurmasını sağlayan o girişimi iyi niyetinden ve bir şeyler yapma gayretinden kaynaklanıyordu ama şu önemli durumu ıskalamıştı Vali Bey.
Kurtarılacak bir Samsunspor varsa, onu Samsun’un sahipleri kurtarırdı.
Ki;
Siyaset kurumu kendisini bu şehrin sahibi olarak görüyordu.
Bu konudaki bir başka ayrıntı da, kayyuma kalmış olsa da, Samsunspor son on yılında siyasetin desteğiyle ayakta duruyordu.
Vali Osman Kaymak, o günkü olağanüstü çabalarıyla Samsunspor’u bataktan kurtarmış olsaydı, siyasetçilerin beceriksizlikle suçlanması kaçınılmaz olacaktı.
Taraftarlar kendisini çok sevmiş olsa da, Osman Kaymak siyaset kurumunun şimşeklerini üzerine çekmiştir.
Ve belki de, bu şehirdeki para ve güç sahipleri sırf siyaset kurumunun hışmına uğramak adına kendisine yardım etme konusunda tereddüte düştükleri için mi bilinmez, Vali’nin çabasına rağmen Samsunspor iflasın eşiğine gelmekten kurtulamamıştı.
İnsan hafızası 27 günde unuturmuş ama tarih unutmuyor.
Vali bey o gün 1,5 milyon lira gibi komik bir parayı bu şehirden toplayamamış ve bu nedenle de transfer tahtası açılamamış, bunun sonucunda da Samsunspor tarihinin en karanlık günlerini yaşamak durumunda kalmıştı.
Vali beye çabaları için teşekkür ederiz elbette ama iki yıl içinde 150 milyon lira gibi çılgınca para harcayarak, Samsunspor’u futbol dünyasının en prestiji kulübü yapan Yüksel Yıldırım’a sırf bu nedenle minnettarız.
Bu şehirden bir Osman Kaymak geçti.
Kendisini Samsunspor’u kurtarmak için verdiği çabayla hatırlayacağız.
Ama o kadar.
Vali Osman Kaymak’ın başka bir konudaki çabasına da rastlayamadık maalesef.
Osman Kaymak’ın yerine atanan Zülküf Dağlı’nın bürokraside devlet tecrübesi olduğu anlaşılıyor ama valilik tecrübesinin ise sadece Düzce Valiliğinden ibaret olması da beni endişelendirmiyor değil.
Samsun’a son yıllarda tecrübeli vali atanmıyor.
Özellikle böyle olması mı isteniyor bilemem ama yeni Vali Zülküf Dağlı’ın başarılı olmasını da gönülden dilerim.