Yazarlar // 2 Nisan 2024 Salı 10:58
Ragıp GÖKER
AK Parti'nin kalelerinden biri olarak bilinmesine rağmen oy kaybı bekleniyordu ama Samsun seçmenindeki Erdoğan sevgisi nedeniyle, kayba rağmen AK Parti yine de, Samsun'da kazanmaya en yakın parti olarak biliniyordu.
Ki;
Kendisini muhalefette konumlandıran partiler için seçim kazanmak istiyorlarsa mutlaka ittifak etmeleri kaçınılmaz bir durum gibiydi.
AK Parti'yi Samsun'da yenebilmenin yolu, yarışın iki aday arasında yapılmasından geçiyordu.
Ki;
Samsun’da siyasetin görünümü buydu ve bu durum, gerek siyasetin takip edenler, gerekse siyasetin içinde olanlar tarafından da biliniyordu yani.
Bu durumu için kim fırsata çevirecekti.
Bütün mesele buydu.
Hal böyle olunca İYİ Parti Adayı İmren Nilay Tüfekçi ve çevresindekiler, kendisini ikinci sırada gösteren düzmece anketler yayınlasalar da, sahadaki durum, AK Parti Adayı Halit Doğan'ı zorlayacak adayın, CHP Adayı Cevat Öncü olduğunu gösteriyordu.
İYİ Parti'li bazı isimler, o düzmece anketlere güvenerek, kıyıda köşede geride kalan adayın, ikinci aday lehine çekilmesi gerektiğini falan konuşamaya başladıkları sırada Cevat Öncü, ''Tarafsız bir firmaya anket yaptıralım. Hatta bir değil sağlaması olması amacıyla üst üste iki anket yaptırılsın ve anket sonucuna göre geride çıkan, önde çıkan aday lehince yarıştan çekilsin'' şeklinde bir açıklama bile yapmıştı.
Bu köşedeki yazıları takip edenler, sürecin başından bu yana kendisini muhalefette konumlandıran partiler kazanmak istiyorlarsa, yarışın mutlaka ikili bir yarışa döndürmeleri gerektiği görüşünü savunduğumuzu bileceklerdir.
Seçim öncesi iki yazımızda, CHP ve İYİ Parti adaylarından birinin çekilmesi gerektiği üzerine kurmuştuk.
Bu minvaldeki yazılarımız üzerine arayan İYİ Parti'li dostlarımızdan ''Çok haklısın doğrusu budur'' şeklinde görüş belirtenler olurken, bazı İYİ Parti'lilerin ise sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarında ''Samsun'da salaklar var. Çekilmek ne demek'' gibisinden yorumlara rastladık.
Hatta ''Samsun'da bazı gazeteciler demokrat değil'' diye paylaşım yapanlar bile oldu.
Eleştirilerini ''Samsun'da salaklar var'' şeklinde ileri boyuta taşıyanların, bunu yine de gönül verdikleri adayların kazanması için yaptıkları bir çaba olarak görürken, bir gazeteci olarak yazılarımdaki bu türden değerlendirmelerin ise sadece durum tespitinden ibaret olduğunu söylemek isterim.
Seçim sonuçlarını sandıktan çıkan oylar belirler elbette.
Seçim sonuçlarını tahmin etmek, iki ile ikinin toplanması gibi bir durum olmasa da, siyasetinde bir matematiği vardır elbette.
CHP, Türkiye genelinde olduğu gibi Samsun'da da siyasetin en etkili partilerinden biri olmuştur.
AK Parti kurulduğundan bu yana Samsun'da bütün seçimleri kazanmış olsa da, CHP daima AK Parti'yi takip eden parti olmuştur.
İYİ Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tüfekçi'nin, son yapılan seçimin üzerinden henüz bir yıl bile dolmamışken ve partisinin listesinde ikinci sıradan milletvekili adayı gösterilmesine rağmen seçilememişken, kendisini AK Parti adayının tek rakibi gösterme girişiminin seçmende bir karşılığı zaten olamazdı.
Ve fakat.
Bugün çıkan sonuca bakıldığında İYİ Parti adayının yaratmaya çalıştığı algının seçmende kafa karışıklığına neden olduğu da anlaşılıyor.
Yarın
Samsun'da kazandıran da kaybettiren da Akşener oldu.