Samsun Sağlık Kenti Mi

Bu soruyu sorduktan sonra, önemli olanın “bağcıyı d6övmek değil üzüm yemek” olduğunu da hatırlatayım.
Başımdan geçen bir olayı anlatayım size.
Bir sağlık sorunum için Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin Samsun Öğretmenevi yanındaki Polikliniğine gittim önceki gün.
Dahiliye ilgili sorunu çözebilecek, çözebilecek bir yana raporlu ilaç yazabilecek bir tabip olmadığını söylediler.
İşte o anda çok söylenen ancak sonraları unutulan bir söz geldi aklıma:
“Sağlık Kenti Samsun.”
Ardından da sordum kendime soruyu:
Peki gerçekten Samsun Sağlık Kenti mi?
Bu soruyu Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Bekir Selçuk’a da sordum.
Prof. Dr. Selçuk’la aramızda şöyle bir konuşma geçti:
“Samsun Sağlık Kenti mi?”
“Evet”
“Peki bu Sağlık Kentinin en büyüğü OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi mi?”
“Evet.”
“Bu Hastanenin Samsun şehir merkezinde Öğretmenevi yanında bir Polikliniği var, burada neden en azından bir dâhiliye uzmanından vazgeçtim asistanı bile yok?”
“Nasıl yani?”
“İşte öyle…”
“Ben hemen Bölüm Başkanıyla konuşacağım…”
Hoca bölüm başkanıyla mı görüştü bilemem de dün sabah aynı polikliniğe uğrayıp dâhiliyede bir doktorunun olup olmadığını sordum.
“Evet, var” dedi görevliler.
Temmuz başına kadar dâhiliye doktorunun olacağını anlattılar.
Ya sonra?
Sonrasını ben bilmiyorum.
İlgililer biliyor mu onu da bilmiyorum.
Neden olmayacakmış dâhiliye doktoru?
Çünkü doktorlar izine çıkacakmış.
Hey gidi hey…
İnsan sağlığı için yemin edenler, herhalde yeminlerine da sadık kalırlar.
Bir hatırlatma:
O poliklinikte muayene olmak ve raporlu ilaçlarını yazdırmak isteyenlerin büyük bölümü yaşlı insanlar, yani Üniversiteye kadar gitmekte zorlananlar…
Sanırım dün orayı doktorsuz bırakmayan yönetim Temmuz dahil yaz döneminde de nöbetleri ayarlayıp vatandaşı mağdur etmez.
Kısaca tekrarlayalım:
Derdimiz bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek…

YEDİKTEN SONRA NEREYE YAPACAKLAR?
Samsun Büyükşehir Belediyesi Vezirköprü ilçesinde bir iftar programı düzenlemiş.
Başkan Yılmaz da bu programa katılmış.
Gelen fotoğraflara da baktım Yılmaz çevreye gülücükler dağıtıyor…
Neden gülüyor, vatandaşın haline mi?
Bugün iftara katılan vatandaşın haline gülen yarın acaba nelerine gülmez.
Yılmaz, Büyükşehir Belediye Başkanı ve bir politikacı olarak şu soruyu sormalı kendisine:
Neden bu kadar çok insan iftar programına katılıyor?
Soruyu sorduktan sonra cevabını da kısaca vereyim.
İnsanları önce muhtaç duruma getireceksin.
Sonra yardım edecek ardından da yardım ettiğin için oylarını alacak tekrar iktidara geleceksin.
İftara katılanların daha sonra nereye çıkarma yapacaklarını merak ediyorum.
Mahalle diye ilçelere bağlanan köylerden oylar alındı ve yerel iktidara gelinde ya yeter o kadar.
Oralara hizmet getirmeye ne gerek var?
Çalının çırpının üzerine yapıp çimenle de silsinler mabatlarını…

GÜNÜN SÖZÜ
Öyle Güzel Gülmelisin ki, İnsanlar Seni Ağlatmaya Utanmalı...