Yazarlar // 28 Ekim 2013 Pazartesi 00:00
İsmail BAŞARAN
Bugün haberlerden alıntılarla yazıyorum.
Kusura bakmayın da durum sanırım onu gerektirdi.
Açıklama Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’dan.
Kenarından köşesinden değil ta göbeğinden Samsun,’u ilgilendiriyor bu açıklama.
Bakan Yılmaz, hükümetin göçün azaltılması ve yeni şehirler oluşturmak için cazibe merkezleri programının kapsamını genişlettiğini açıklamış.
Bu iller arasında maalesef Samsun’u göremedim.
İller hangileri mi?
Diyarbakır, Erzurum, Van, Şanlıurfa ve Gaziantep'te pilot uygulamaları devam eden program 12 ile çıkarılacakmış.
Öncelikli hedef bu şehirlerin kırsalında yaşayanların İstanbul, Ankara ve İzmir yerine kendi şehrine gitmesiymiş.
Hani Samsun cazibe merkeziydi?
Neden adını göremedim?
Samsunluyu nasıl aldatıyorlar!
Açıklamalar yapılıyor; Samsun turizm kenti olacak, Samsun spor kenti olacak, Samsun sağlık kenti olacak…
Cek de cak…
Bu açıklamalar üç yıl önce de yapılıyordu, şimdi de yapılıyor.
Samsunluları kandırdığınız yetmedi mi daha?
Sağlık kentiymiş…
Özel hastanelerin çoğalmasıyla mı kent sağlık kenti oluyor yani?
Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi yok mu bu ilde?
Var.
Peki, bu fakültenin çocuk hastanesi var mı?
Var.
Milyonlarca liraya mal olmuş bu hastane.
Kocaman bir yapı...
Yapı olunca iş bitiyor mu?
Elbette bitmiyor değil mi?
Bitmemeli de…
Geçtiğimiz Cuma günü bu çocuk hastanesinde bir olaya şahit oldum.
Gerçekten olay.
Bir doktor var serviste.
Birçok oda var, bir odada bir hastaya bir başka odada bir başka hastaya bakıyor o serviste…
O doktoru kutlamak gerekir.
Serviste bir doktor bulundurulmasına yol açan sistem ve hastane yönetimine ne demeli peki?
Bunu da orada sıra bekleyenlere hasta veya hasta yakını olup oralarda bulunanlara bırakıyorum.
ÖLÜMDEN SONRA
Öleceğiz bir gün, gömecekler..
Bir - kaç gün övecekler..
Sonra, kalan malını bölecekler ..
Hatta memnun kalmayıp,
Üstüne bir de sövecekler..
N.Tevfik
GÜNÜN FIKRASI
Köyün birinde bir davulcu varmış, işi gücü davul çalmak.
Başka işten de pek anlamıyormuş. Bir gün evinin damı akmaya başlayınca davulcu kiremitleri düzeltmeye çıkmış.
Adam damda, davul yerde..
Davulcunun karısı da kapının önünde.
Davulcu kiremitleri aktarırken ayağı kayıp güm diye düşmüş davulun üstüne.
Davulcu iki kalçasını tutup ".ötümün kemikleri kırıldı" diye bağırmaya başlamış.
Davulcunun karısı ise bu haline gülmekten kırılıyor, bir taraftan da konuşuyormuş:
Herif şükret ki davulcusun ve davulun üzerine düştün, ya zurnacı olsaydın da zurnanın üzerine düşseydin...
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanların en çok inandıkları şeyler, en az anladıklarıdır. Montaigne
DUVAR YAZISI
Altın kafese konulunca bülbülün dili tutulmuş…