Yazarlar // 18 Kasım 2016 Cuma 00:26
Ragıp GÖKER
Davut Aktaş’ın ‘havaalanı inşaatında otlayan ineklerle’ ilgili haberini unutmam.
Doğruyol Partisi zamanında görkemli bir törenle temeli atılan havaalanı, bir türlü bitirilmiyordu.
Temel atıldıktan sonra inşaat kaderine terk edilmiş, bir süre çivi bile çakılmamıştı.
Eski havaalanı da kapandığı için Samsun’a uçak gelmiyordu.
Çileli günlerdi.
Otobüsle İstanbul’a 12 saatte ancak gidiliyordu.
Bu çileyi çekmemek için Trabzon’a gidip oradan uçak yolculuğu yapanlar bile vardı.
Böyle bir durum, bir keresinde benim de başıma gelmişti.
O tarihlerde çalıştığım Güneş Gazetesi beni çağırdığı İstanbul’daki bir toplantı için gönderdiği uçak biletini, Trabzon – İstanbul arası yolculuk için almıştı.
O tarihlerde Trabzon’a gitmek 6 saati buluyordu.
Gazeteye gittiğimde bunun doğru tercih olmadığını söyleyince dönüş biletimi bu defa İstanbul-Ankara olarak almışlardı, Ankara-Samsun arasını da otobüs yolculuğu ile tamamlamıştım.
Eski havaalanına kötü hava koşulları sırasında inmeyen uçakların Merzifon üzerinden geri dönme durumunu bir kere daha buraya taşımayacağım.
Ama pistinin tadilatı nedeniyle şuan ki havaalanımızın üç ay süreyle kapanacak olmasına tepki göstermeyen Samsun halkının o çileli günleri unuttuğu anlaşılıyor.
İnsan hafızası zaten yaşananları 27 günde unuturmuş.
Ancak ben unutmadım.
Siz de unutmayın istiyorum.
Bir köşesinde yazdığım Hedef HALK Gazetesi de konunun gündemdeki sıcaklığını koruması için gayret gösteriyor.
DHMİ Genel Müdürünün, gazetemizin konuyu sürekli gündemde tutması nedeniyle oluşan kamuoyu baskısından bunaldığı anlaşılıyor.
Önceki gün Samsun’a gelerek Vali İbrahim Şahin ile basın toplantısı düzenleyen Genel Müdür, toplantıyı toplam 8 dakikada sonlandırarak, tadilatın yapılacağını, bu nedenle alanın 3 ay süreyle kapatılacağını açıklamıştı.
Hedef Halk bunu okuyucularına ‘8 DAKİKADA TÜKENİŞ HİKAYEMİZİ ANLATTI’ manşetiyle duyurdu.
Yener Cabbar da, konuyu sürekli köşesine taşıyor.
Ben de iki kez bu konuda yazmıştım.
Dün de İsmail Başaran da yazmış.
Sadi Subaşı da iki haftadır bunu yazıyor.
Bu konunun böylesi geniş bir boyutta işlendiğini başka gazetelerde de göremezsiniz.
Bazıları o çileli günleri yaşamadıkları için yazmıyor olabilir.
Bazılarının da, patronlarının ticari bağlantıları nedeniyle, siyaset ve idareyle ters düşmemek için konuyu görmezden gelmiş olmaları mümkün.
Ama gazeteci görevini halk için yapmalı.
Gerisi teferruattır aslında.