İçinde yaşadığımız dünya, bilim adamlarına göre yaklaşık 4,5 milyar yaşında!
İnsanoğlunun dünyada ki varlık süresi için farklı tarih ve inanışlar var;
Evrimcilere göre insan ve yakın akrabaları 2 milyon yıl önce evrimleşmiş ama öncesi de var…
Fosil kayıtlarına göre bulunan en eski insan kalıntısı 195 bin yıl öncesine ait…
İnanç ve dinlere göre de insanlığının bir yaşı var;
Yani, Hz. Adem Peygamber’in dünyaya geldiği tarih...
Kimine göre M.Ö. 3000 kimine göre M.Ö. 6000
Kimine göre de 200-300 bin yıl önce…
***
Konumuz nüfus;
Dünya nüfusu 1 milyar rakamına 1802 yılında ulaşmış.
1927’de 2 milyar,
1961’de 3 milyar,
1971’de 4 milyar,
1987’de 5 milyar,
1999’da 6 milyar,
2011’de 7 milyar,
Birleşmiş milletlerin dünya nüfusu beklentilerine göre de nüfus;
2020’de 8,3 milyar,
2030’da 9,6 milyar,
2040’da 10,3 milyar,
2050’de 12 milyar olacak…
Milyarlarca yılda 1 milyar olan insan nüfusu, aradan 125 yılda iki katına çıkmış.
Hele ki; 1961-71 arasındaki 10 yıl sürecinde dünya nüfusu tam 1 milyar artmış!
***
Şuan itibariyle dünya nüfusu yaklaşık 7 milyar 480 milyon…
Ve nüfus her geçen gün artıyor…
Dünyada en çok nüfus artışı yıllık %2,5 ortalama artış ile Afrika kıtasında.
Dünyada en hızlı nüfus artışı; %4,1 oranla Nijer. Bunu diğer Afrika ülkeleri izliyor.
İlk 12 sıra Afrika ama 13. Ülke çok ilginç!
Bu ülke %2,95 artış oranıyla Irak!
20. sıraya kadar yine Afrika ülkeleri var ama arada da %2,73 oranla Filistin var!
Savaş olmasına rağmen Suriye’de nüfus artışı %1,85
Türkiye’yi merak edenler için nüfus artış oranımız %1,3
***
Komşuların ve Balkanların durumu ise ekside yani nüfus sürekli azalıyor…
Rusya, Gürcistan, Yunanistan, Bosna Hersek, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, %0’ın altında…
Diğer; Ermenistan, Çekya, Slovenya, Slovakya, Karadağ ise %0,20’nin altında…
***
Buradan şöyle bir yorum yapılabilir;
Ortadoğu’da savaşların ve çatışmaların bitmediği Irak, Suriye, Yemen, Kuveyt ve Filistin’de nüfus ciddi oranda artıyor.
Ama daha yeni savaşın bittiği eski Yugoslavya ve Balkanlarda nüfus hızla azalıyor.
Tabi ki bunun içerisinde AB’nin serbest dolaşım hakkı ve batıya göçte etmen olarak önümüze çıksa da savaşta yapılan etnik soykırımlarında etkisi var.
***
Türkiye’ye komşu ve en yakınında, dünya sıralamasında ise 13. Sırada olan Irak’ta ki %2,95 lik bir nüfus artış sosyo-politik açıdan önemlidir.
Başkanlık sistemini tartıştığımız hatta fiili durumu resmiyete dönüştürmenin eşiğinde olan bir ülke olarak emperyalistlerin ülke üzerindeki etkin kökende bölgesel/federatif yapı ile yönetim arzu ve hedefleri henüz sona ermiş değil…
Hal böyle olunca en büyük ve olası etnik ayrışma, Türk-Kürt etnik kökeninde yapılmak istenecektir.
Türkiye’nin nüfus artış oranı 1,3 ama Kürt nüfusun artış oranı Irak’ın artış oranına olarak bu oranın en az 2-3 katı.
Nihayetinde, bebek katili, terörist başı, İmralı canisi Öcalan tarafından İmralı tutanaklarından çıkarılan “2030’da Kürt nüfusu Türk nüfusunu geçecek. O zaman her şey kendiliğinden hallolacak” dediği biliniyor.
Bu 2030 tarihi için erken demek mümkün olsa da en geç 2040 ve sonraki yıllarda bu durumun gerçekleşeceği mümkün görünüyor.
Ayrıca Öcalan’ın; “ya silaha ya da karına sarıl” şeklinde ifade ettiği “Türkiye’yi işgal planı” da saklanan bir gerçek değil…
Özellikle bizim “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi” dediğimiz ama tüm emperyalistlerin “Irak Kürdistanı” dediği bölgeden Ankara’ya gelen resmi bir heyetin bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada “Eskiden Mersin üzerinde denize açılan bir Kürdistan istiyorduk artık vazgeçtik. Çünkü siz Türkler Anadolu’yu 1000 senede Türkleştirdiniz, Biz 100 senede Kürtleştirebiliriz” demesinin bir nüfus (demografik) savaşı içerisinde olunduğunu da net olarak göstermektedir.
Bugün, Türkiye başta olmak üzere İran, Irak ve Suriye’de yoğun Kürt nüfus bulunmakta.
Bu oranlara bakıldığında da görüleceği gibi Türkiye’de yaşayan Kürt kardeşlerimizin neden emperyalist ve küresel güçlerin hedefinde olduğunu görmek zor değil.
***
Türkiye’de ki Kürt nüfusundaki artış ilk olarak 1996'daki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında “Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporda gündeme gelmiş.
Konu 2005'teki MGK toplantısında da bir kez daha gündeme gelmiş.
Hazırlanan Güneydoğu Eylem Planı'nda yer alan “Kürt nüfusunun artış hızı” başlıklı raporla, Bölge'nin doğurganlık oranı masaya yatırılmış ve konuya başlı olarak göç sorunu da ele alınmış.
Bu raporda; göç, toplumla entegrasyon, etnik ve mezhepsel kimliklerini öne çıkarmak, toplumsal bütünlük yerine ayrışma gibi konulara değinilmiş.
***
Başkanlık, federasyon, bölgesel yönetim konularının sıkça içlendiği ve siyasette gündem olduğu bir dönem yaşıyoruz.
Ülkenin gündeminde fiili başkanlığı “Partili Cumhurbaşkanı” adıyla resmi duruma geçirmek var.
Bu konuda; hukuk, güç, denetim, demokrasi, rejim, sistem vb birçok oku tartışıldı ve daha da tartışılacak.
Kendimize sormamız gereken soru şu;
Irak’ta körfez savaşı ile 36. paralelin kuzeyinde suni bir “Kürdistan” kuran emperyalistler 2030’da, 2040’da “nüfus (demografik) savaş”ın galibi ile başkanlık ve federasyon, devamında ise “Self determinasyon” yani 34 yıl boyunca imzalamaktan kaçınılan ama 2000 yılında Türkiye tarafından imzalanan “ikiz yasalar” ile tıpkı “Kırım’ın Rusya’dan ayrılmak istemesi gibi” doğu ve güneydoğuyu bizden ayırmak isterlerse buna kim dur diyecek ve sorumlusu kim olacak?
***
Son olarak bu referandumda;
“Neden EVET veya HAYIR diyeceğini bilmeyen” yurdum insanına “neden EVET veya HAYIR demesi gerektiğini” anlatmak kadar zor bir şey olmasa gerek…
Sağlıcakla kalın, sağlıklı karar verin…