Sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarımızın çoğu artık Covid 19 virüsü ile ilgili bildirimlerden oluşuyor.
Dost ve arkadaşlarımızın ‘’Test sonucum pozitif çıktı’’ paylaşımlarını gördüğümüzde ‘’Sende mi?’’ dediğimiz oluyor.
Çevremizdekilere kadar bulaştı artık.
Tanıdıklarımızdan da kayıp haberleri almaya başladık.
Cemal Yeşilyurt’u daha üç gün önce toprağa verdik.
Tanıdığım en iyi insanlardan biri olan Güven Gümüşdağ, Bafra’daki bir hastanede yaşam mücadelesi veriyor.
‘İyiler kazanır’
Güven kardeşim de kazanacak inşallah.
Bu korona belasını hala ciddiye almayanlar var.
Maske takmayı kabul etmiyor birileri.
Maske takmadan hastaneye gelmiş bir kadın.
Doktor, maske takması konusunda kendisini uyardığında, ‘’Sana ne’’ diyebiliyor.
Muayeneye gelirken bebeğini bile yanında getirenler var.
Hastaneler dolu.
Servislerde yatanların çoğu Covid hastası.
Servisler dolu olduğu için yatarak tedavi edilmesi gereken bazı hastalar acil servislerde bile makinelere bağlanıyor.
Ventilatrör yani solunum cihazı konusunda henüz bir sorun yaşanmıyor ama salgın bu hızla artmaya devam ederse, hastaları entübe etme konusunda da sorun yaşanma ihtimali çok yüksek.
Test konusu da sorun olmaya başladı.
Hastanelerde yığılmaların büyük bir bölümünü de test yaptırmak için gelenler oluşturuyor.
Burada şaşırdığım şey de, oluşan kalabalıkların sorumluluğunu doktora yükleyenlerin olması.
Test yaptırmak için gelenlerden biri doktora ‘’Sizi boşuna öldürmüyorlar’’ diyordu.
Testinin pozitif çıkması halinde kendisine şifa sağlayacak birine söylüyordu bunu.
Tek örnek olsa, ‘’siniri bozulmuş’’ der gelip geçerdim ama savcılıklara hastane yöneticileri tarafından bu konuda onlarca suç duyurusunda bulunulduğunu öğrenince bunun ancak cehalet ötesi bir durum olduğunu anladım.
Virüs hızla yayılıyor.
Tehlike büyüyor.
Ve fakat.
Bizi daha büyük bir tehlikenin beklediğini kaç kişi biliyor acaba.
Doktor, hemşire ve yardımcı sağlık personelleri arasında da enfekte olma oranı hızla artıyor.
Doktorlar ve hemşireler virüs kaparsa, kim şifa dağıtır bize.
Kendimizi de korumalıyız ama doktor ve hemşirelerimizi daha çok korumalıyız.
Bunu yapmanın da tek bir yolu var.
O yol da, kendimizi virüsten korunmaktan geçiyor.
Virüsten korunmanın kuralı da basit aslında.
*Maske takmak..
*Sosyal mesafeyi korumak..
*Hjjyen, yani temizlik kurallarına uymak.
Elimizi yüzümüzü yıkamak, maskeyi koluna değil de ağzını ve burnunu kapatacak şekilde yüzümüze takmak bu kadar mı zor.
Şunu bilin istiyorum:
Samsun’daki hastanelerimiz birinde, annesi yoğun bakımda covid tedavisi gören enfeksiyon hastalıkları uzmanı bir kadın doktorumuz, bir taraftan anacığının bilinci açık olmasına rağmen nefes almakta zorluk çekiyor olmasının çaresizliği içinde gözyaşlarını içine akıtırken, diğer taraftan covidli diğer hastaların yardımına koşmaya çalışıyor.
Covid’le henüz tanışmadıysanız şanlısınız ama yakalanmayacaksınız diye bir kural da yok.
Virüsle tanışıp, grip ve nezle olmuşçasına hastalığı hafif şekilde atlatanlar da var ama yoğun bakıma alınmış olanlar için süreç çok daha sıkıntılı geçiyor.
Bilinciniz açık ama nefes almakta zorlanıyorsunuz.
Boğulmakta olduğunuzu hissediyorsunuz ama elinizden hiçbir şey gelmiyor.
Yaşamak ister misiniz böyle bir şeyi.
Eminim istemezsiniz.
O vakit yapmanız gereken şeyler çok basit.
Mümkün olduğunca evlerimizden çıkmayalım, çıkmak zorunda kalıyorsak da, maske- mesafe- temizlik gibi basit kurallara uyalım.
Kurallara uyarsak hem kendimizi hem de sağlık ordumuzun kahramanlarını korumuş oluruz.