Samsun Sağlık Müdürü Muhammet Ali Oruç büyük bir tehlikeyi atlattı.
Aşı olmasına ve daha önce atlatmış olmasına rağmen ikinci defa virüse yakalanan Oruç, virüsü bir kez daha yenerek sağlığına kavuştu.
Büyük geçmiş olsun.
Daha önce yakalanıp atlatmasına ve de aşı olmasına rağmen Muhammet Ali Oruç'un tekrar virüse yakalanmış olması hem hepimiz üzdü, hem de telaşlandırdı açıkçası.
''Ne oluyor ?'' dedik.
Öyle ya.
Virüsü yenenlerde, 28 gün sonra antikor oluştuğuna inanıyoruz.
Bu nedenle virüsü atlatanlar, hangi yaş gurubunda olursa olsun aşı programında bile öncelikli guruplara alınmıyor.
Buna rağmen Samsun Sağlık Müdürünün yeniden virüse yakalanmış olması, herkesin zihninde ''Bildiklerimiz yanlış mı?'' şeklinde bir soru işaretinin oluşmasına neden oldu.
Muhammet Ali Oruç, virüse ikinci kez yakalandığında ikinci doz aşıyı yaptırmışmış mıydı bilmiyorum.
Aşıdan sonra antikor oluşması için gerekli süre henüz geçmemişken, hepimize önerilen korunma kurallarının kendisi tarafından ihmal edilip edilmediğini de bilmiyoruz.
Virüsten korunmak için 14 temel kural var ama stadyumlar başta olmak üzere kamuya ait her mekana Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafıyla birlikte üzerinde ''TMM'' yazan pankart ve afişler asılıyor.
'Temizlik-Maske-Mesafe' gibi üç temel kural hatırlatılıyor yani.
Samsun Sağlık Müdürünün temizlik kuralına özen gösteren biri olduğundan hiç kuşku duymam ama sosyal mesafe kuralına uymakta hepimizin zaafı oluşuyor.
Samsun Sağlık Müdürü, tedavisi için kendi talebi doğrultusunda Ankara'ya götürülmüştü.
Ankara'da iyileşip sağlığına kavuşmuş çok şükür.
Tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ama Samsun Sağlık Müdürü'nün tedavi için Ankara'ya götürülmesini istemesini de anlamlandıramadığımı, hatta gereksiz ve yanlış bulduğumu da belirtmek isterim.
'Sağlık Kenti' iddiamız var biliyorsunuz.
Ki;
Bu alanda çok önemli atılımlar yaptık.
Çok iyi hastanelerimiz ve her biri kendi branşlarında çok yetkin ve başarılı doktorlarımız var.
'’Ankara'ya İstanbul'a gitmenize gerek yok, tedavinizi Samsun'da yaptırın'' diyoruz Samsun halkına.
Bu çağrıyı çevre illere de bu çağrıyı yapıyoruz.
Bu iddiamızı öyle güçlü dillendirdik ki, komşu ülkelerden bile tedavi amacıyla Samsun'daki kamu ve özel hastanelere gelip tedavi olanlar var.
Bu özelliğimizle gurur duyarken, Samsun Sağlık Müdürü, Muhammet Ali Oruç'un ''Beni Ankara'daki doktorlara emanet edin'' demesini kabul etmekte zorlanıyorum.
Samsun'daki doktorlar, Samsun Sağlık Müdürüne bağlıdır.
Hastaneler de öyle.
Covid 19, çok can aldı.
Pandemi sürecinde hayatını kaybedenler arasında doktor ve hemşireler de vardı.
Kayıplarımıza çok üzülürken, 'Sağlık ordumuzun' doktorundan, hemşiresine ve hatta yardımcı sağlık personeline kadar fedakârca çalışan bütün personeliyle gururlandık.
Minnettarız her birine.
Virüse yakın çevremizden, hatta ailelerimizden de yakalananlar oldu.
Kayıplarımız da oldu ama hepsini Samsun'daki sağlık ordusuna emanet ettik.
Samsun Sağlık Müdürü Muhammet Ali Oruç, emrindeki bu orduya güvenmiyorsa biz nasıl güveneceğiz.
Hadi diyelim ki, Samsun halkı olarak biz inandık ve güvendik, çevre illerdekilere ve hatta komşu ülkelerden gelecek olanlara, Samsun'da sağlık sektörünün çok iyi olduğuna nasıl inandıracağız.
Yazık değil mi bunca emeğe ve yatırıma.
Olmadı yani Müdür Bey.
‘Geçmiş olsun’ dilemlerimi bir kez daha yinelerken, Muhammet Ali Oruç’un bir an önce iyileşip görevine dönmesini ama geldiği gün itibariyle de o koltuğa bir daha oturmaması gerektiğini söylemek isterim.