istanbul sex shop casino siteleri istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama baker depolama
Saathanedeki Vebal
Yazarlar // 10 Mayıs 2016 Salı 00:00

Ragıp GÖKER

Mahkemeye taşınan Saathane Meydanındaki yıkım durumu için yaklaşık 3,5 yıl önce kendilerine fikirleri sorulan bilirkişi heyetinin ‘’ Burada Tarih Yok’’ şeklinde görüş belirtmelerine rağmen mahkeme, ‘’Saathane’de tarih var’’ diyerek son sözü söylemiş.
Saathane’de tarih olmadığını söyleyen o bilirkişi nasıl böyle bir kanıya vardı bilmiyorum ama Saathane'de tarih olduğu ayan beyan ortadaydı.
Bu konuda yazdığım bu dördüncü köşe yazısı sanırım.
İlkyazı, 2012’de yayınlanan ‘’Saathane’nin Tik Tak’ları’’ adını taşıyordu.
Başkanın ‘’Yıkacağım’’ şeklindeki inadını eleştirdiğimiz ‘’Saathane’nin Tik Tak’ları susacak mı’’ başlıklı yazı ise 2013 yılında yayınlanmış
‘’Ben yaptım olur dönemi son bulacak mı’’ başlıklı son yazımı ise geçen yıl kaleme almışım.
Büyükşehir Belediyesi yönetiminin bu ‘’Ben yaparım, olur’’ durumu, Saathane Meydanındaki durumla da sınırlı değil aslında.
Sahil yolu düzenleme çalışmalarında bu anlayış duvara toslamıştı biliyorsunuz.
Tarım Lisesinin yerine yapılması düşünülen Protokol Camii de öyle.
Kuş Cennetinin çevresindeki yıkımlar bir başka haber konusuydu.
Başkan bir konuşmasında, ‘’Mahkeme kararlarını mı bekleyeceğiz’’ diyerek, mahkeme kararlarını beklemeye tahammülleri olmadığını belirtmişti.
Adnan Menderes Bulvarı ve Liman Mahallesinde vatandaşların mülklerinden izinsiz yol geçirilmesi durumu, Samsun’da kanun nizam tanımazlığın bir başka hali gibi bir görüntü verirken,  Aşagıçinik Merasında yapılan ise ‘’Ben yaparım halinin’’ dışa vurumunun son halidir.
Bu konuları defalarca köşemize taşıdık.
Ki:
Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ı eleştirmenin meraklısı değilim.
Şehrimde her şey düzenli olsa ve ben keşke tek eleştiri yazmasam.
Ama olmuyor.
Uygulamalardaki tutarsızlık hali bizi buna mecbur ediyor.
Liman Mahallesinde vatandaş tarafından kazık çakılarak trafiğe kapanan yoldan çok kişinin geçtiğini sanmıyorum ama mesela bu şehirdeki insanların büyük bir bölümü Adanan Menderes bulvarını kullanıyordur.
Sahiden o yoldan geçenlerin, yol zig zag çizmiş haldeyken, ne düşündüklerini merak ediyorum.
Bu konuda birini suçlayacaksanız, bunu yapmadan önce ‘’Benin başıma gelse, nasıl davranırdım’’ diye empati kurmanızı şiddetle tavsiye ederim.
Büyükşehir Belediyesi, esnafların itirazlarına rağmen Saathane Meydanında başlattığı yıkım sırasında yer altındaki kale surlarına rastlayınca, çalışma durmuştu.
Saathane’de buna rağmen başa dönmek mümkün mü bilmiyorum.
İsrafın haram olduğunu emreden bir dinin inanlarıyız.
Her şeye rağmen başa dönülürse, bu zararın bedelini, bu şehrin yaşayanları olarak biz ödeyeceğiz ama vebalini kim çekecek?