Samsun rekortmen şehir oldu.
Durun!
Hemen sevinmeyin.
Biliyorum.
Bir rekor kırılmışsa.
Ve de özellikle o rekorun sahibi gözbebeğimiz olan bir şehir ise buna sevinilir elbette.
Ve fakat.
Bu rekor, önce cüzdanlarımızı..
Sonra da canımızı yakacak türden.
Su zammında rekor kırdık çünkü.
Evlerimizde kullandığımız suyun ton fiyatı 4 lira 27 kuruşa dayandı.
Tarife, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in tüketici endeksine (TÜFE)’ye göre ayarlandığı için su fiyatının önümüzdeki ay veya daha sonraki aylarda nereye varacağını tam olarak kestiremiyoruz.
Zam oranı, TÜFE oranlarını açıklayacak uzmanların insafına kalmış oldu yani.
Samsun Büyükşehir Belediyesinin SASKİ’si, 31 Mart seçimlerinin hemen ertesinde içme suyuna yüzde 25, sayaç okuma bedeline de, yüzde 150 oranında zam yapmıştı.
Fiyatlar, TÜİK’in her ay açıkladığı TÜFE oranına göre ayarlandığı için, su faturaları her ay artıyor.
Böylece Samsun ülkemizde içme suyunu hemşerilerine en pahalı satan şehir ünvanına sahip olurken, fiyat artışı nedeniyle de rekor kırmış oldu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir ve ona oy vermiş olan hemşerilerim darılmasınlar ama bu rekor için kendilerini kutlamayacağım.
“Hayırlı olsun” da demeyeceğim.
Ve hatta.
Biraz daha ileriye giderek.
Cebimden her ay fazla parayı çektikleri için teessüf bile edebilirim kendilerine.
İçme suyunu ‘Allah’ın suyu’ diye biliriz.
Ve fakat.
Kusura bakmasın kimse eme Samsun içme suyu ‘Mustafa Demir’in suyu gibi oldu bir anlamda.
Çakmak Barajından çekilerek, doğup büyüdüğüm Aşağiçinik’teki arıtma tesislerine ve oradan da merkezdeki dört ilçeye taşınan içe suyunun, evlere ve işyerlerine doğmanın bir bedeli olması gerektiğini biliyorum.
Bu hizmetin karşılığında vatandaşlara bir fatura çıkarılması gerektiğinin de kabul ediyorum.
Ama insaf edin.
4 TL. 27 Krş.
Bu nedir.
Bu bize revayı hak mıdır.
Evlere gönderilen fatura bu da.
İş yerlerine gelen su faturası 8 Tl.46 Krş. üzerinden hesaplanıyor.
Evlerimize 4 lira 27 kuruş üzerinden hesaplanmasıyla 150 lira dolayında fatura geliyor ya, işyerlerine gelen faturayı varın siz hesaplayın.
Sonra da Samsun ekonomisi neden gelişmiyor diye düşünün.
***
İkinci dalga değilse de
Covid 19 virüsünde ikinci dalganın başlayıp başlamayacağı sorgulanıyor.
Vaka sayısı her geçen gün artıyor çünkü.
Hepimizi endişelendirmesi gereken bu durumun bir çok vatandaş tarafından dikkate alınmadığı anlaşılıyor.
Ne durumda olduğumuzu cadde ve sokakların yanı sıra, toplu taşıma araçlarında kurallara uyulmadığına bakarak anlamak mümkün.
Özellikle tramvay ve diğer toplu taşıma araçlarında durum felaket.
Önceki gün, İlkadım’dan Atakuma yolculuk yaparken yanımdaki koltuğa, başka bir yolcu oturmasın diye elimdeki poşeti koymuştum ki, benimle aynı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim birisi oturmak isteyince “Sosyal mesafe kuralı” falan diyecektim ki, “Herkes oturuyor, bende oturacağım” diyerek, eliyle poşeti almam gerektiğini işaret etti.
Bir an için kızsam da “Adam haklı” dedim sonunda.
Bazı koltuklar için sosyal mesafe ayarlanmış ama birçok koltuktaki düzenleme vatandaşlar tarafından bozulmuş ve bu nedenle tramvaydaki yolcuların çoğu yan yana yolculuk ediyordu.
Bir durakta içeriye güvenlik görevlisi de girdi ve bazı yolcuları, “Maskeni doğru tak” diye uyardı.
Çünkü birçok yolcu maskelerini burunlarını takmış ama açıkta bırakmıştı.
Sonra ne mi oldu.
Uyarı sonucu bir an için maskelerini doğru şekilde takmış olanlar, güvenlik görevlisi araçtan inince yeniden burunlarını açıta bıraktılar.
Her ne yapıyorsak, kendimiz yapıyoruz kendimize bilesiniz ama kurallara uymayanlar sadece kendilerine zarar vermiyorlar, çevresine de bulaştırıyorlar o illeti.
Virüsün yayılma hızı yeniden arttı bilesiniz.
Özellikle Çarşamba, Bafra’daki vaka sayısının Samsun’un tüm ilçelerindeki oranın iki katı kadar olduğu biliniyor.
Bu ileti birlikte yeneceğiz diyor ve buna inanıyoruz ama kurallara uymamayı alışkanlık haline getirirsek, başarıya ulaşmakta çok zorlanacağız bilesiniz.
Aman dikkat.