Samsun’un Atakum Belediyesi Raylı Sistem durağına girdiğimde gözlerime inanamadım.
Bir süre önce orada durakta dururken adeta soğuktan donduğumu hatırladım.
Oysa dün hiç soğuk yoktu, çünkü durakta rüzgâr esmiyordu.
Neden?
Durakta yarım olan cam kaplama sistemi yerden yukarıya kadar çıkarılmıştı.
Yani vatandaş artık rüzgâr almayan durakta duruyor ve dolayısıyla üşümüyordu.
Umarım durakların tamamında bu tür uygulama yapılır.
Düşünüp yaptırana teşekkürler.
Ancak bir öneride bulunmak istiyorum.
Durakların parkomat bulunan yanında değil de tam karşısında da sistemin uygulanmasında galiba yarar olacak.
O zaman vatandaş rüzgârdan çok daha fazla korunacak.
Sistemin yeniden düzenlenmesiyle masraf oluyor, bu masrafın, bilet ücretlerine zam yapılmasıyla vatandaştan çıkarılmaması gerekir.
Eğer bilet ücretlerine “masrafımız arttı” derilerek zam yapılacaksa hiçbir anlamı kalmaz, bilmem anlatabildim mi?
İSTİKRARINIZI SEVEYİM
Bugünkü rakamlarla 13 yıl önceki rakamları bir karşılaştırıp var olduğu söylenen istikrarı gözler önüne serelim mi?
13 yıl önce:
Kıymanın kilosu 8 lira, Ekmek 15 kuruş, 12 kilogramlık tüp 19 lira, dolar 1,52 lira…
Bugün:
Kıyma 35 ile 40 lira arasında değişen fiyatla satılıyor, ekmek bir lira, tüp 69 lira, dolar üç lira.
İktidar değişirse istikrarın bozulacağını iddia edenlere:
Seveyim sizin istikrarınızı.
Bu istikrar kandırmacası acaba daha ne kadar sürecek?
Bizler bu kandırmacaya daha ne kadar inanacağız?
Domatesin kilosu 20 liraya çıkana kadar mı?
Patlıcan tane işi satılana kadar mı?
Sahi daha ne kadar sürecek?
Bana istikrardan bahsedenler semt pazarlarına bir gidiversinler bakalım.
Empati yapsınlar; kendilerini asgari ücretle geçinen vatandaşın yerine koyup pazardan alışveriş yapsınlar.
Yapsınlar da sonrasında gelip istikrar var Türkiye’de desinler…
GELECEĞİNİ BİLİYORDUM
Savaşın en kanlı günlerinden biri.
Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:
- Teğmenim. Fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...
- Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın..
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi.. "Git o zaman.."
İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar.
Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşınan arkadaşına döndü:
- Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş..
- Değdi teğmenim. dedi asker..
- Nasıl değdi? dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun?..
- Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı..
Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için..
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
- Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum..
GÜNÜN SÖZÜ
Parayla satın alınabilecek kadar değersiz şeylerin peşinde koşmaya vaktim yok.