Bugün 10 Kasım, benim için Kurtarıcı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü anma günüdür. Gidebilirsem Anıtın önünde gidemezsem evimde anacağım Büyük kurtarıcıyı.
Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin sahibi ve başındaki kişi, mesleğimle ilgili söylediği sözlerden birisini burada aktaracağım. Atatürk daha o günlerde gazetecilik mesleğini anlatırken bakın neler demiş:
Basın, milletin umumî sesidir. Bir milleti aydınlatma ve uyarmada bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir. Bu sözü duyduktan sonra gazeteciliği meslek olarak seçenlerdenim.
Bu meslek bu günlerde böyle mi kaldı, biraz yozlaştı mı? Eline kalemi alan, bilgisayar klavyesinin başına oturan kendisini gazeteci sanıyor. Tarafsız gazeteciler vardır, taraf tutan gazeteciler de vardır. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de vardır bunlar. Bundan sonra olacaktır da, çünkü bazı başkanlar kendileri için iyileri yazanları yapmadıklarını eleştirenleri istemedikleri için Türkiye’de medyanın bir bölümünü yandaş kabul etmiş ve karşı duranları ise dışlamıştır. Sadece bugünkü iktidar ve hükümet değil, 50 yıllık meslek hayatımda bunu yapan siyasi parti liderini daha önce de gürdüm.
Kendi adıma şunu diyebilirim, kişilerin değil halkın yararına olduğuna inandıklarımı yazmaya gayret ettim. Kendilerini desteklemem için yanıma yaklaşanlar olmadı mı, elbette oldu. Kalemimi kırmak isteyenler hatta kırdıklarına inananlar olmadı mı, oldu.
Bugün sadece başını iki dakika öne eğerek Atatürk’ü böyle ananlar olacaktır. Ancak gerçekte Atatürk anılırken ilkelerini de düşünmek gerekir. Ben Atatürk ilkelerini düşünerek anacağım.
Gelin bir hatırlayalım bu ilkeleri.
Cumhuriyetçilik, Laiklik, Devrimcilik, Milliyetçilik, Devletçilik… Atatürk ilkeleri bunlar da hangimiz bu ilkeler doğrultusunda yaşıyoruz?
GÜNÜN SÖZÜ
Hayatı ve özgürlüğü için ölümü göze alan bir millet asla yenilmez.(ATATÜRK)