“Yüzde ısrar etme, doksan da olur.
İnsan dediğinde, noksan da olur...
Sakın büyüklenme, elde neler var.
Bir ben varım deme, yoksan da olur...”
Mevlana’nın bu dizelerinden sonra iki kıssa ile başlayıp günümüze öyle sürdürelim…
I. Kıssa
Avrupa'nın ünlü sanat merkezilerinden birinde, çocuğun biri, vitrinde çok hoş bir tablo görür. Tablonun bedeli oldukça yüksektir. Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile mağazaya gider.
Şanslıdır, tablo hala satılmamıştır.
İçeri girer, tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur ve "Abimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum, tüm param da bu kadar" der.
Ressam bir süre düşündükten sonra resmi paketler ve çocuğa satar. Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek çıkar. Mağazada ressamın arkadaşları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar:
"Sen ne yaptın, o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar düşük bir rakama sattın?"
Ressam cevap verir:
"Evet, ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim, ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kişi bulabilirdim?..."
II. Kıssa
Hz. Ali'nin ağabeyi Cafer B. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü.
Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi.
Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu:
- "Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?"
Köle sıkılarak cevap verdi:
- "İşte bu üç parça ekmek."
- "O halde neden kendine hiç ayırmadın?"
- "Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim."
- "Peki, sen ne yiyeceksin şimdi?"
- "Oruç tutacağım."
Bunun üzerine, Cafer B. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi:
"Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum."
Cömertliğiyle meşhur Cafer B. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve "Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin." dediklerinde, şu karşılığı verirdi:
"Ama o elindeki her şeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını...”
SAĞLIĞIMIZ İÇİN
“Yılbaşından itibaren, deniz balıkçısı, berber, kuaför, kavun-karpuz yetiştirenler, kadın ve erkek hamamı dahil 520 bin işyerinde, hekim, iş güvenliği uzmanı ve hemşire çalıştırma mecburiyeti başlayacak…”
Haber aynen böyle…
Bu ne delmek biliyor musunuz?
Bir pencereden baktığınızda 520 bin kişiye iş imkânı olarak görebilirsiniz bu kararı.
Bir diğer pencereden baktığınızda ise bu kadar hizmeti satın alırken ücretlerin hissedilir ölçüde artacağını görebilirsiniz.
GÜNÜN FIKRASI
Bir rahip berbere gider. Saclarını kestirir.
Berbere teşekkür eder ve borcunu sorar..
- "Muhterem Peder" der berber.. "Siz kutsal bir insansınız. Sizden nasıl para alabilirim. Sizi tıraş etmek dükkanım için şereftir."
Rahip tekrar tekrar teşekkür eder ve gider.
Berber ertesi sabah dükkanı açmaya geldiğinde kapısında 12 altın lira bulur.
Bir kaç gün sonra bir Budist rahip gelir dükkana… Saclarını kestirir, borcunu sorar. Berber saygı ile eğilir:
"Siz ruhani bir lidersiniz.. Sizden nasıl para alırım. Sizi tıraş etmek dükkânım için şereftir."
Budist rahip teşekkür eder gider.
Berber ertesi sabah dükkanı açmaya geldiğinde kapısında 12 yakut bulur.
Ertesi hafta bir imam girer dükkândan içeri. Saçını kestirir ve elini cüzdanına atar..
"Sakın ha" der berber.. "Siz bir inanç adamısınız.. Sizden nasıl para alırım ben.. Dükkanımın konuğusunuz.. şeref verdiniz.. Güle güle gidin.."
İmam gider.
Berber ertesi sabah dükkanı açmaya gelir;
Kapıda 12 imam vardır…
GÜNÜN SÖZÜ
Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir. Pascal
DUVAR YAZISI
Her türlü iyi niyet itina ile suiistimal edilir..