Bahçelievler Mahallesinin Peyami Safa Sokağı üzerindeki evimizin bulunduğu binanın önünce küçük bir bahçemiz var.
Bahçemizdeki birkaç ağacın yanı sıra, bina görevlimiz Hüseyin Aksel'in gözü gibi baktığı çiçekler sayesinde bahçemiz, komşularımızla birlikte nefes alma imkanı veriyor bize de.
Bahçemizin sakinleri de var.
Kediler.
Hepsi bize alıştı.
Biz de komşu kabul ettik onları.
Giriş katımızdaki emlak komisyoncusu Göksel'in annesi, Serpil Hanım hepimizden daha çok ilgileniyor o güzelliklerle.
Onlarda Serpil Hanım'ı 'Anne' bellemişler.
Yolunu gözlüyorlar adeta.
O da sağolsun, ne ihtiyaçları varsa elinden geldiğince karşılamaya çalışıyor.
Ve hatta hayvansever kim varsa onlara da ulaşmaya çalışıyor.
Kendisinin yetmediği yerde kedilerimizin bakımı için hayvanseverlerin de sorumluluk almasını sağlıyor.
Behçet Necatigil'in ''Anlamaz çağ ince ayrıntıları, kalın gürültülerde'' mısralarındaki gibi, çoğumuz çağın har gürü içersinde ihtiyaçlarımızı karşılamak adına sokak hayvanlarının da bize ihtiyacı olduğu gibi ince ayrıntıları ıskalıyoruz maalesef.
Ve fakat.
Herkes öyle değil.
İyi ki de değiller hani.
Önceki gün bir genç kızla birlikte sevimli dostlarımızın ihtiyacını karşılamak için binamızın önüne gelen bir kadın, bir kedimizin dişlerinin bozulduğunu ve bu nedenle verdiklerini yemekte zorlandığını söylüyordu.
Binadaki komşularımızdan biri değil ama o kadını sıklıkla bizim kedileri beslerken görüyordum.
Ve belli ki bizim binanın kedileriyle yakından ilgileniyor.
Ki;
Öyle olmasa nereden bilecek ki, bizim bile gözümüzden kaçan o ayrıntıyı.
Veterinerin 300 lira istediğini söyleyince, kedimizi veterinere bile götürdüğünü öğrendiğimiz o hayvansever kadının ''Veterinere borcum dağ kadar oldu'' dediğini işitince de bizim kedilerle ilgilenmediğini de öğrendik.
Parası yetmediği için kedimizi de tedavi ettirememenin üzüntüsü her halinden belli oluyordu.
''Barınakta bakmıyorlar mı?'' diye sorduğumda.
''Barınakta veteriner yok'' diye bir cevap aldığımda şaşırdığımı itiraf etmeliyim.
Pandemi sürecinde barınağa hayvan kabul edilmediğini öğrendiğimde ise şaşkınlığım bir kat daha arttı.
Pandemi.
Ve
Barınak.
Ne alaka!
Burası Samsun.
Ne diye şaşırıyorum ki.
Oluyor böyle şeyler.
Şaşırmamak lazım.
İyi ki hayvanseverler var.
Onlar da olmasa.
Sevimli dostların düşecekleri durumu düşünemiyorum bile.
Allah razı olsun hepsinden.