Dünyada en değerli şey insan yaşamıdır.
Yaşamın sürebilmesi için bir insana ne lazımdır?
“Para” diyenler kadar, “Sağlık” diyenler de olacaktır.
Sağlık zaten olmazsa olmazımızdır.
Para da önemlidir elbette.
Ama can ve mal güvenliği olmadan ne paranın, ne pulun, hatta sağlıklı olmanın bile önemi kalmaz.
Önce can güvenliği gerekir yani onu söylemek istiyorum.
Sokaklarımız Suriyelilerle dolu, onları buralarda sersefil yaşamaya iten mücbir sebep can korkusudur.
Başka hiçbir sebep, bir insanı malını, mülkünü ve sıcak yuvasını bırakarak, kendisi için yabancı olan topraklara göç etmeye zorlayamaz.
Bunlar kadar önemli bir husus daha var ki, o da adalettir.
Ama herkes için adalet.
Yürürlükteki bu anayasa ve daha önceki anayasaların tamamı, yurttaşlar için eşitlik ve adalet konusunu teminat altına almıştır.
Türkiye’de gündemi son yıllarda meşgul eden ‘Balyoz’ davasında, özel yetkili bir mahkeme tarafından aralarında binlerce yıl hapis cezasına mahkum edilen subaylar, yeniden yargılama sonucu beraat etti biliyorsunuz.
Ben adalete hep güvendim.
Ama bu durum, o insanların zihninde ne gibi duygular oluşturdu bilemem.
Şimdi bu balyoz davasında beraat kararları çıkınca, Galip Öztürk alkıma geldi.
Galip Bey, uzun zamandır bir kumpas sonucu haksızlığa uğradığını ve suçsuz yere mahkum edildiğini iddia ediyor.
Galip Öztürk’ün kendisine isnat edilen o suçları işleyip işlemediğini bilmiyorum.
Galip Bey, suç işlemediğini iddia ederek yeniden yargılanmayı talep ediyor.
Bu ülkede herkes bir dönem için yargının vesayet altına girdiğini iddia ediyor.
Bunu bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı da söylüyor.
Yeniden yargılama sonucu beraat eden balyoz sanıkları bu durumun bir itirafı gibi duruyor ortada.
Bir hukuk devletinde bir insanın yaşam hakkın sağlamak kadar hakkını ve hukukunu da korumak önemlidir.
“Suçlular salınıversin” demem hiçbir vakit ama “Ben suçsuzum” diye iddia etmesine rağmen birçok insanın özgürlüğünü yitirmek zorunda kaldığı da biliniyor.
Bir insanın özgürlüğünü yitirmesi ne fena bir durum.
Hele suçsuz yere tutsak olmak çekilir bir şey olmasa gerek.
Galip Öztürk’e yeniden yargılanma hakkı tanınır mı bilemem.
Ben bu hakkın ona da tanınmasını isterim.
Eğer bu hak ona verilir ve yeniden mahkum olursa, böyle bir durumda Galip Öztürk’ün de, bizim de söyleyeceğimiz tek söz “Şeraitin kestiği parmak acımaz” olacaktır.