Güneş gazetesinde çalıştığımız yıllarda, büromuzun bulunduğu Himaye-i Etfal Sokağın köşesinde fotoğrafçılık yapan dostumuz Ali Öztürk'ün büyük oğlu Mecit, henüz bebekken yakalandığı menenjit hastalığı nedeniyle zihinsel engelli olarak büyümüştü.
Mecit konuşamıyordu.
Ve fakat.
Yaşıtları olan gençler kadar bir bilince sahip olmasa da, günlük ihtiyaçlarının bir bölümünü karşılayabiliyordu.
Mesela, Zeytinlik mahallesindeki evlerinden babasının 19 Mayıs mahallesindeki fotoğraf stüdyosunun bulunduğu sokağa kadar gelip gidebiliyordu.
Acıktığını ve susadığını da babacığına bir şekilde ifade edebiliyordu.
Ve fakat.
Yine de bakıma ve ilgiye muhtaçtı.
Ali Abi, ''Bize bir şey olursa, bu çocuğun hali nice olacak'' diye dertlenirdi zaman zaman.
Anacığı da üzerine titriyordu.
Ablaları ve kardeşi Hamit de ona gözleri gibi bakıyorlardı.
35 yıl kadar önce büromuza gelen Ali Abi, ''Mecit yok, iki gündür haber alamıyoruz'' dediğinde bu durumu Güneş gazetesinde haberleştirmiştik.
Haber yayınlanınca Mecit'in Tokat'ın Turhal ilçesinde görüldüğü bilgisi gelmişti.
Mecit'in yaşadığına dair haberi alınca koca adamın çocuklar gibi sevindiğini hala hatırlarım.
Derken Güneş gazetesi kapandı ve biz de başka gazetelerde yolumuza devam eder olduk.
Eskisi kadar sıklıkla görüşmesek de, ara sıra Ali Abi'nin dükkanına uğruyordum.
20 yıl kadar önceydi bir ziyaretim sırasında Mecit'i sorduğumda Ali Abi'nin birden yüz ifadesi değişti.
Komşu esnaflardan biri ''Mecit öldü'' deyince içime bir ateş düşmüştü.
Mecit yine almış başını evinden ve dükkandan uzaklara gitmiş.
Kirazlık'da karşıdan karşıya geçerken bir aracın altında kalmış ve orada son nefesini vermiş.
Mecit cennete gitti bundan eminim.
Ve fakat.
Mecit'in anısı biz onu sevenlerin zihninde yaşayacak her daim ama Mecit'in anısı başta Ali Abi olmak üzere anacığının ve kardeşlerinin yüreğindeki bir ateş olarak yanmaya devam edecektir.
Şimdilerde kendi çocuğunu büyütüyor ama henüz genç bir kız iken Özlem Temiz, H.HALK'a Down Sendromlu çocukları getirmişti.
O özel çocuklarla ve aileleriyle bir söyleşi yapmıştım.
Down Sendromlu çocuklar engelli sayılmazlar aslında.
O özel çocukların eksiği yok fazlası var bizlerden.
O nedenle özeldirler zaten.
Ve fakat.
O röportajı yaparken ve yazarken hep henüz anne bile olmamış Özlem Temiz'in, o çocuklara anne şefkatiyle yaklaşmasına hem şaşırmış, hem de gıpta etmiştim.
Önceki gün de Temel Uzlu aradı.
ROMATEM olarak özel çocuklar için düzenledikleri bir etkinliğe davet ediyordu Temel Uzlu.
Etkinlik, yazımı hazırladığım saatlere denk geldiği için çok arzu etsem de, etkinliğe katılamadım.
Bunun için üzgünüm ama başta Temel Uzlu dostum olmak üzere ROMATEM'in sahibi Koksal Holoğlu ve tüm çalışanlarını kutlarım.
Çok sayıda özel çocuk dünyaya geliyor.
Engellilerden de çok sayıda çocuk doğuyor ve büyüyor.
Özellikle engelli yavrular, ebeveynlerinin kalbinde onulmaz yaralar açıyor ve o yara yaşadıkları sürece de kapanmıyor.
Ve fakat.
Genetik tıp alanındaki gelişmeler, gebelik esnasında alınan kan örneğinden, bebeğin sağlıklı doğup doğmayacağı anlaşılabildiği gibi genlere müdahale yöntemi ile bebeklerin sağlıklı olarak dünyaya gelmesine de imkan tanıyor.
Henüz pahalı bir yöntem olsa da gerek ülkemizde ve gerekse yurt dışındaki bazı laboratuarlarda bu tanılar konulabildiği gibi, müdahaleler de mümkün hale geldi.
Ne olur kulak ardı etmeyin.
Ömür boyu bir pişmanlığı yaşamamak için gebelik esnasında mutlaka tahlil yaptırın.