OYUN İÇİNDE OYUN

Bir muhtarın mahalle sakinlerine gönderdiği uyarı… Gerçekten ben de yeni öğrendim. Ve en yakın zamanda gideceğim Mahalle Muhtarına bizim hanede kaç kişi olduğunu da öğreneceğim. Muhtarın Mahalle sakinlerine gönderdiği mesaj aynen aşağıdaki gibi:  Sevgili Mahalle Sakinleri, Önemli bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.

E-Devlet’te artık hanenizde sizle birlikte ikamet ediyor olarak görünen kişilerin listesi mevcut. Lütfen herkesin E-DEVLET’e girerek “Aynı hanede ikamet eden Kişi Belgesi Sorgulama” bölümünden “Yerleşim Yerinde Oturanlar Belgesi’ne ulaşarak Hanenizde bulunan Seçmenler bilgilerini kontrol edebilirsiniz.

Hanenizde ikamet ediyor olarak görünen Bilmediğiniz ve Tanımadığınız bir isme rastladığınız takdirde bulunduğunuz yere en yakın Nüfus Müdürlüğüne giderek bu ismi ve isimleri sildirip size ait bulunan adresten ikametgâhlarını düşürebilirsiniz. Lütfen bu mesajı olabildiğince yayın ve yaygınlaştırın.

Yıllar önce mahallemin ilkokulunda okul aile birliğinde görev almıştım. Kayıtlar başlamış ve mahalledeki çocukları okula kaydediyorduk. Bir bayan gelmişti çocuğunu kaybettirmeye, evrakı bana uzatınca alıp okudum. Ve bayana yanımdaki baş sandalyeyi gösterip buyurun oturun dedim. Bayan sert çıktı ve “Neden senin yanına oturacağım” diye de beni azarladı. Evrakına bir kez daha baktım ve bayana şunları söyledim o zaman: Bana getirdiğiniz evraka bakılırsa aynı evde yaşıyoruz. Aynı mutfağı ve aynı banyoyu kullanıyoruz, hatta aynı yatak odasında yatıyoruz. Ben işi yatağa getirdiğimde bayan kızdı ve “Ne diyorsunuz” diye kükredi. Ben de cevap verdim: Sayın Bayan bu dediklerimi yapmamız aşağılayıcı bir durum değil ki, çünkü bana getirdiğiniz ikametgâh evrakında siz benim evimde oturuyorsunuz, o nedenle de söylediklerimi yapmamız ayıp olmasa gerekir.

Anladınız mı seçimlerde nasıl oyunlar oynanacağını. Evimizde bizden başka oturanlar da olabilir, o nedenle hane halkımızı isi saymamız gerekir. Aman ha, oyuna gelmeyelim.

KURU EKMEK YEYİN

Köyün birinde çok cimri olan bir köylü yaşarmış. Bu köylü yemek zamanı reçeli sofraya kapağı kapalı olarak getirir, çocuklar da ekmeklerini reçelin kavanozuna süre süre yermiş. Daha sonra adam kavanozu alır ve dolaba kilitlermiş. Köylü bir gün tarlada çalışırken, reçelin dolapta kilitli kaldığı aklına gelmiş ve çocukları katıksız kalmasın diye öğle yemeği sırasında eve geri dönmüş. Bir de ne görsün...

Çocuklar ekmeklerini dolaba sürüp öyle yiyorlar. Dayanamayarak söylenmiş: Yahu bir gün de kuru ekmek yiyemez misiniz?

Gülüyorsunuz değil mi? Durumumuz yakında bu fıkradakine benzerse hiç şaşırmayacağım. Nedeni basit, İktidarın yanlış politikaları nedeniyle Türkiye’nin geldiği durum tam da böyle… Akaryakıta zam gelince, haliyle tüm piyasa bundan nasibini alıyor. İçilen suya, giyilen ayakkabıya, pazardaki zerzevata ve meyveye kadar “fiyatı ayarlanmayan” yiyecek, giyecek kalmıyor.

Türkiye’de yüzde 20 oranında kur ayarlaması oluyor her gün Bakan Nebati’nin gözlerinin içine bakmak istiyor ancak kapalı olduğu için göremiyorum.

Sizlerin yaşadıklarınızdan sonra anladınız değil mi iktidardan zamlarla ilgili kimsenin neden sesinin çıkmadığını? Ekmek sofralarımızın birinci olmazsa olmazı… Bu gidişle vatandaşlar olarak bizlerin ekmeği dolaba sürerek yiyeceğimiz günler yakındır.

Bu işlerin hesabını vatandaşlar olarak sandıkta sormuyacakmıyız? Eğer sandık önümüze gelir ve bizden oylarımızı kullanmamız istenirse tabi… Ben soracağım hesabı.

XVI. Louis'nin taç giyme töreni, Paris'teki ekmek kıtlığının doruğa ulaştığı esnada, gerçekleşmişti. Bu dönemde Marie Antoinette'in "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!"  sözünü söylediği anlatılıp durur. Durumuz aynen böyle işte. İktidardan birileri çıkıp da bu sözü söylerse şaşırmamak gerekir. Hatta, ekmek veremiyoruz fakat pasta verebiliyoruz diyerek suyun üstüne çıkmak için uğraş da verebilirler.

GÜNÜN SÖZÜ

Dostluk, toprak bir maşrapa gibidir, önemsiz bir nedenden birdenbire kırılır ve bir daha kullanılamaz. (Çiçero)