Ofise gidip bu yazıyı yazmaya başladığımda, bir gün önce Samsun Cumhuriyet Meydanı'ndaki "duran adamlar" geldi aklıma. Beton yığını halindeki parkta "yeşil" için eylem olur mu demeyin. Elbette olur. Yeşil için eylem aslında betonun üzerinde olur... Bunlar geldi aklıma. Ve Destek verdim eylemcilere... Bilgisayar'ın klavyesine baktım. Klavye bana baktı... Belki de klavye "Her zaman pata küte üzerime vuran bu adam neden vurmuyor şimdi" diye geçirdi içinden... Yeşil için dayak yemekten bıkma noktasına gelen gençlerden hangisi bulduysa bu işi iyi yapmış. Cumhuriyet Meydanı'nda bu eylem aralıklarla sürüyor. Gençler duruyor... Herhangi bir olay yok... Bilmiyorum da belki güvelik güçleri bile bir yerlerde duruyor... Aslında galiba Samsun'da ve de Türkiye'de "Duran adam" olma yerine çalışan adam olmakta yarar var. Çünkü ne kadar çalışırsanız o kadar kazanırsınız...
AĞABALİ CADDESİ İÇİN BİR ÖNERİ
Yıllarca bir yağmurda sel oluyordu. Samsun Büyükşehir Belediyesi burada iki tür çalışma yaptı. Önceki çalışma arzulanan sonucu vermeyince ikinci bir çalışma gerçekleştirildi. Şimdi burada sel suları iş yelerinin içine dolmuyor. Neden? Çünkü kaldırımlar da bir hayli yüksek. Yani, yağmur yağdığı zaman cadde bir dereye dönüşüyor ve su akıp gidiyor. Ancak yağmur yağmadığı zaman sıkıntı var olara. Bir arkadaş bu konuyla ilgili ilginç öneride bulundu. O caddenin kenarlarına korkuluk takılmalı ki çoluk çocuk orada yürürken dere yatağına(!) düşmesin. Tabi arkadaşın dere yatağı dediği yerin yüksek kaldırımları bulunan cadde olduğunu söylemeye sanırım gerek yok. Dediği ciddi ve doğru gibi geldi bana. Sadece çocuklar değil benim gibi yaşlılar bile düşebilir orada... Allah korusun. Sonra biri çıkar Büyükşehir Belediyesine dava bile açabilir, ayağı veya kolu kırıldığı için...
SAMSUN SEYYAR CENNETİ...
Samsun'da bir zamanlar seyyar satıcılardan caddelerin temizlenmesi için girişimler başlatılmıştı. Yapılan çalışmalar sonunda caddeler bir bakıma seyyardan arındırılmıştı da. Ne yapılmıştı. Bu seyyarlar bir yerde toplanmış ve "Seyyare" olmaktan kurtarılmışlardı. O günlerdeki çalışmaları bilen birisi olarak bu günlere bakıyorum. Bakıyorum da yine bir yolu seyyar görüyorum ortalıkta. Seyyar değilse bile bir köşeyi tutmuş olanları görüyorum. Aradan geçen zaman içinde Samsun yine seyyar cenneti olmuş durumda. Asla yanlış anlaşılmaya; kimsenin ekmeğiyle oynanmasını isteyen birisi değilim. Önemli olan yöneticilerin yola çıkarken fazla atıp tutmamaları. Sonra verdikleri sözleri tutamıyorlar da...
BEN BU HÜRREM'İ SEVMEDİM
Meryem Uzerli'nin Muhteşem Yüzyıl dizisini terk etmesinden sonra 'Hürrem' karakterini canlandırmaya başlayan Vahide Gördüm iyi bir oyuncu, tamam. Tamam, da, Hürrem olamamış. Bir kere Sülüman'dan yaşlı olmuş. Sonra "Sülüman" demiyor. Sizi bilmem ancak ben bu Hürrem'i sevmedim. Ve benim için Muhteşem Süleyman bir anda bitiverdi...
GÜNÜN FIKRASI
Temel'in tavuğu Dursun'un bahçesine yumurtlamış. Biri "Tavuk benim, yumurta da benimdir" diyor. Diğeri "Benim bahçem, yumurta da benimdir." En sonunda Temel "Bu böyle sürer gider. En iyisi birbirimize birer tekme atalım. Yerde en kısa süre kalan yumurtayı alsın" diyor. Dursun da kabul ediyor. Temel'in önce tekme atmasına karar veriyorlar. Temel en ağır postallarını giyip geliyor. İyice bir abanıp Dursun'un bacaklarının arasına bir tekme atıyor. Dursun yarım saat sonra ancak kalkabiliyor. Dursun tam tekmeyi atmak için hazırlanıyorken, Temel yumurtayı uzatıyor: "Al senin olsun, bir yumurta için değmez."
GÜNÜN SÖZÜ
Soylu insan, hak ve adaleti her şeyin üstünde tutar. Confucius
DUVAR YAZISI
İnsan güzel sevmez. Sevdiğini güzel bulur.