Türk Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Levent Kuruoğlu'ndan önceki gün gelen ''Samsun'da bir ay içinde bin100 öğretmen virüse yakalandı'' şeklindeki mesajla irkildim.
Okullar nicedir kapalıydı.
Bir süre uzaktan eğitim denendi biliyorsunuz.
Ve fakat.
Her çocuğun uzaktan eğitim için gerekli araç gereci yoktu.
Uzaktan eğitimin verildiği sıralarda tek çocuğun eğitim aldığı aileler belki çok sorun yaşamamıştı ama iki ve daha fazla çocuğun aynı anda eğitim aldıkları ailelerde bu durum büyük soruna neden oldu.
Her çocuğa bir TV alıcısı verilemeyeceği gibi her çocuk için bilgisayar alamayan aileler de var.
Bazı evlerde Tv alıcısı bile yokken, her çocuğun bilgisayar veya tabletlerle tanıştığını söylemek de mümkün değil.
Hal böyle olunca, önce internete erişimin türlü zorluklarının yaşandığı köy okulları yüz yüze eğitime açıldı.
Daha sonra sekizinci ve onikinci sınıflarda yüz yüze eğitim başlatıldı.
Hal böyle olunca da bir süredir evlerinde eğitim veren üretmenlerin okullara gelmeleri istendi.
Hayır ve şerrin yalnız Allah'tan geldiğine iman etmiş inananlarız elbette ama göz göre göre gelen bu duruma da ''Kader'' ya da ''Mukadderat'' demek ne kadar doğru onu da bilemedim.
Aşı tedarikinde sorunlar yaşandığını biliyoruz ama Milli Eğitim Bakanı, 8. ve 12. sınıflar için de olsa yüz yüze eğitimi şart koşarken, bütün öğretmenlerin aşılanmasını sağlamalıydı önce.
Köy okullarındaki öğretmenler aşılanmıştı.
İyi oldu elbette.
Sağlık Bakanı önceki gün de risk gurubundaki öğretmenlerin aşılanacağını da söyledi.
Bakan ''Risk grubu'' tanımı yaparken kriteri neydi onu da bilemedim.
Sanırım yaş durumunu kastetti ama virüs bulaşmak için yaş durumunu gözetmiyor.
Samsun'da 2 Mart'tan bu yana yani bir ay gibi sürede bin 100 öğretmen virüse yakalanmış.
Bugün 9 Nisan, 2 Mart'ın üzerinden 37 gün geçmiş.
Virüsün Samsun'da bulaştığı öğretmen sayısı da 100’le de sınırlı kalmamıştır.
O sayı daha da artmıştır.
Samsun zaten kırmızı biliyorsunuz.
Samsunlu olmakla her daim övündük ama pandemi sürecinde Samsunlu olduğumuzu söylemekten utanır hale geldik.
Kayınbiraderim Ali Cangökçe önceki hafta izin alarak kızının yaşadığı Didim'e gitmişti.
Alışveriş yapmak amacıyla bir markete girerken maskesini araçta unuttuğunu hatırlayınca ''Samsun'dan buralara kadar , maskeyi arabada unut'' diye kendi kendine söylendiği sırada marketin önünde bunu duyan kadın koşar adımla yanından uzaklaşmış.
Vebalılar gibi görüyorlar bizi yani onu söylemek istiyorum.
Aman dikkat.
Aşılarımızı yaptırıp bağışıklık kazanana kadar en azından 'TEMİZLİK-MASKE- MESAFE' olarak bilinen o üç temel kurala azami özen göstermeye davam edelim.