Sinan Aygün’e ait Togo Kuleleri’nin yıkılması ile ilgili tartışmalar sürerken, Mimarlar Odası Samsun şubesi tarafından yıkılması ile ilgili dava açılan Fener’deki o otelin de, yıkılıp yıkılmayacağına dair soruyu akla getirdi.
Yusuf Ziya Yılmaz’ın Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde yapımına izin verilen Fener’deki çok katlı otel binası için yapım aşamasındayken Mimarlar Odası Samsun Şubesi tarafından iki ayrı dava açılmıştı.
İlk dava, imar planıyla ilgiliydi.
Zira Büyükşehir Belediyesi imar planında 2,5 emsale göre düzenleme yapmıştı.
Mimarlar Odası, buna itiraz edince, Büyükşehir Belediyesi mahkemeye gönderdiği savunmada, planda değişiklik yapıldığını bu nedenle 1.85 emsale göre uygulamaya izin verileceğini bildirdi.
Ve fakat.
Büyükşehir’in imar değişikliği, otel inşaatının kaba inşaatı bittikten sonra gelince, bu değişiklik bir işe yaramamıştı.
Mimarlar Odası, buna da itiraz etti.
Çok katlı otel ile ilgili ikinci dava ise, otelin yapımına izin vermek için kıyı kenar çizgisinde değişiklik yapılmasına dairdi.
Mimarlar Odası, bu duruma da itiraz etti ancak, yerel mahkeme, odanın bu karara itiraz etme hakkı olmadığına hükmetti.
Mimarlar Odası, Danıştay’a başvurarak, yerel mahkemenin bu kararına itiraz etti.
Danıştay, tıpkı, imar düzenlemesiyle otelin çok katlı olarak yapılmasına izin veren kararda da, Mimarlar Odası’nı haklı bulduğu gibi, kıyı kenar çizgisi ile ilgili düzenlemeyi iptal etti.
Mimarlar Odası, her iki davayı da kazanmış oldu yani.
Ancak, davalı taraf, bu kararlara karara itiraz etti.
Nihai karar şimdi Danıştay tarafından verilecek.
Ancak Mimarlar Odası Samsun Şube Başkanı İshak Memişoğlu, davayı takip eden TMMOB’deki avukatlarda kazanacaklarına dair kesin bir kanaat oluştuğunu söylüyor.
Karar nasıl çıkar bilemem.
Yüksek kata izin veren imar değişikliği ile ilgili son karar ne olur o konuda bir şey söyleyemem ama kıyı kenar çizgisiyle ilgili beklentisi nedeniyle İshak memişoğlu ve TMMOB avukatlarına da hak verebilirim.
Kıyı kenar çizgisi hassas konu.
Kıyı kenar çizgilerinde kalan alanların tümü halkın ortak kullanım alanlarıdır.
Yıllar önce, yazları kullanmak amacıyla Altınkum’daki Yakamoz sitesinde bir ev kiralamıştım.
Havza’nın bir köyünde yaşayan yaşlı amcanın tüm uğraşlarına rağmen biri iki katlı, bir diğer iki göz odadan oluşan iki bina yıkılmıştı.
Yazlık evimizin bulunduğu evin yıkılmasına çok üzülmüştük ama bunu talep eden hazine avukatları haklıydılar.
‘’Şeriatın kestiği parmak acımaz’’ dedik.
Bizim gibi, kulübe benzeri o iki evin sahibi olan yaşlı köylü de, yıkım karını olgunlukla karşıladı.
Başka bir şey de beklenmezdi zaten.
Demem o ki;
O otel, milletin ortak malı üzerine yapılmışsa, onu da öyle bir son bekliyor olabilir.
Kararın Danıştay’da söyledik ya, Danıştay’da bekleyen tek karar da o otel ile ilgili olan değil sadece.
Atakum’daki Sahil Yolu, yine Atakum’daki Kentpark, İlkadım’daki pazaryerinin katlı otopark’a çevrilmesi gibi davalarda da karar bekleniyor.
Eskiden bu türden davalarda, kararlar daha çabuk alınıyordu.
Süreç, şimdilerde biraz uzuyor.
Karar, TMMOB avukatlarının beklentisi gibi çıkarsa yani yargı, ’’Otel yıkılacak’’ derse süreç, tıpkı Ankara’da olduğu gibi yıkımla mı sonuçlanacak?
Bekleyip göreceğiz.