Saathane Meydanındaki yıkımın bir ay içersinde tamamlanacağını buyurmuş bizim Büyükşehir Belediye Başkanı.
Başkan kusura bakmasın ama iki nedenden dolayı ‘Eline sağlık’ dileyemeyeceğim kendisine.
Başkanın inatçı tavrını ve ‘Ben yaparım olur’ anlayışını tasvip etmiyorum. Bu ilk nedenim.
İkinci nedenim ise yıkmak ve yakmanın tek çözüm yolu olmadığını düşündüğüm için.
Bir kere Büyükşehir Belediye Başkanına şunu sormak isterim:
Bay Başkan, Saathane meydanında bir tarihi doku bulunup bulunmadığına inanıyor musunuz?
Ben orada tarihi doku olduğuna inandığınızı düşünüyorum. Ama bunu kendinize bile itiraf etmekten çekindiğinize inanıyorum.
Aksi bir düşünceniz varsa lütfen bildiriniz. Her ne kadar gerçekten habercilik yapıyor olsalar bile sırf bazı icraatlarınıza eleştirel bakış getiren aralarında bizimde bulunduğumuz yayın organlarını yok sayıyor olsanız da biz haberciyiz.
Görüşlerinizi gönderin yayınlarız.
En azından ben köşemde yazarım.
Ben yıkımın tek çözüm olmadığını düşünüyorum. Yeniden bir düzenlemeye varım ama.
Daha önce çalıştığım Güneş ve Dünya Gazeteleri nedeniyle birçok şehri görmüşümdür ben.
Şimdilerde de Hedef Halk’ın bir yazarı olarak Samsun Basının ihtiyar heyetiyle birlikte Samsunspor’u deplasman maçlarını da izliyoruz.
Bu nedenle birçok şehri geziyoruz.
Birkaç ay önce Maraş’a gitmiştik.
Dünya’nın Kahramanmaraş Bölge Temsilcisi Ali Eskalen, maç öncesi beni şehirde gezdirdi bir süre.
Bir çarşıya getirdi beni.
Maraş’ın kapalı çarşısıymış.
Yüzyılların izini görmek mümkün o çarşıda.
Ama yenilenmiş, modern bir görüntüsü de var şimdilerde.
‘’Nasıl oldu bu?’’ diye sordum bizim Ali’ye.
Çarşıyı Belediye onarmış.
Kaynağını da Avrupa fonlarından bulmuşlar.
Maraş çarşısı yıkılmamış, onarılmış ve yeniden düzenlenerek oradaki hak sahiplerine verilmiş.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün Gaziantep çarşıları da öyle
Oralardaki belediye başkanları yıkmak yerinde onararak dokunun korunmasını sağlamışlar.
Saathane yıkılacak.
Oralara birkaç beton blok dikilecek.
O meydanı düzenleyen inşaatçılar para kazanacak ama şehrin ruhu yok olacak.
Ne gam!