limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Neden Kaçıyorlar ya da Neden Kaçırılıyorlar?
Yazarlar // 22 Kasım 2021 Pazartesi 08:57

Ragıp GÖKER

Çin, atalarımızın akınlarından şehirlerini korumak adına bugün uzaydan bile görülebilen tek insan yapısı olan Çin Seddi’ni yapmışlar ama bir iki istisna dışında yönümüzü hep batıya çevirmiş bir toplumuz aslında.

O istisnaların biri, Hindistan'a sefer düzenleyen Gazneli Mahmut, bir diğeri de Yavuz Sultan Selim'dir.

Çin seferleri ve bu iki istisnanın dışında Ergenekon'dan çıkış itibariyle yönümüz hep batıya doğru olmuş.

TRT ekranlarında gösterilen ''Batıya doğru akan nehir'' adlı belgeselde çok güzel anlatılmış bu yolculuğumuz.

Batı toplumları da, hep batıya döndürmüşler yüzlerini.

Büyük İskender, Romalılar, Haçlılar ve bir de Marko Paşa dışında doğuyu merak eden batılı olmamış pek.

Haçlıların doğu seferlerinin nedeni, Müslümanların kontrolüne geçen Kudüs'ü kurtarma amacı taşır onu biliriz.

''Amerikan'ın Afganistan ve Irak'ta ne işi var öyleyse'' diyenlere cevabım da ''O iş tamamen duygusal'' derim.

Petrol kuyularını ve biraz da uyuşturucu trafiğini yönetme arzusudur bunun nedeni.

Murat Hüdavendigar bir batı seferinde şehit edilmişti biliyorsunuz.

Macaristan'ın fethi sırasında Hakk’ın rahmetine kavuşan Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organları hala Zigetvar kalesi yakınlarındaki türbededir.

Demem o ki;

Yüzümüzü bin yıllar önce batıya çevirmişiz biz.

Refahı hep orada aradık.

Ata'mızın bize hedef olarak gösterdiği 'Muasır Medeniyet'in ''Batı'' demek olduğunu biliriz.

Ata'mızın bize öğrettiği ''Yurtta barış, dünyada barış'' ilkesi gereği olarak, Cumhuriyet dönemindeki batı yolculuğumuz da fetih amaçlı değil, batının ulaştığı medeniyet seviyesini merakımızdandır.

1961 yılında Almanya’ya gönderdiğimiz ilk işçi kafilemiz, 2. Dünya Savaşı'nın harabeye dönüştürdüğü Almanya'nın imarını sağlamıştı.

Bugün üçüncü ve dördüncü kuşak gurbetçilerimiz Alman ekonomisinin dinamiklerinden biri olma başarısını yakalamış durumda.

Gurbetçilerimiz sadece Alman toplumuna fayda sağlamıyorlar.

Döviz açığımızın kapatılması umuduyla gurbetçilerimizi yaz aylarında dört gözle bekleyen de bizleriz aslında.

Ve fakat.

Başta Alman'lar olmak üzere şu batı toplumu dediğimiz toplumun da hiç vefalı olmadığını 60 yıl sonra da olsa anladık.

Yerle bir olmuş ekonomilerini ayağa kaldırdığımız Alman'lar mesela, ''Gelmeyin artık, sizi istemiyoruz'' diyorlar.

İşin doğrusu bu ya!

Bizde de işler iyi olmuyor bir türlü.

Gardan kalkan o Almanya treni 'Memed' kardeşim için hep refeha kavuşmanın umudu oldu.

Alman'lar istemiyor diye de vazgeçmiyor Memed kardeşim.

O trene binmenin bir yolunu buluyor daima.

Memleketinde kendisine aş ve iş vermesi gereken kimi belediyeler de, Memed’i o trene kaçak-göçek yolardan bindirmeyi bile deniyorlar maalesef.

Para karşılığımı temin ediliyor, bu henüz bilinmiyor ama her nasılsa hizmet pasaportu olarak bilinen o gri pasaportlardan temin ediyorlar.

Yada o pasaport kendilerine bir şekilde veriliyor..

Hayatında çiftetelli bir oynamamış kimileri, sözüm ona 'folklorcu' kisvesiyle yurt dışına çıkarılıyorlar.

Amaç folklorik özelliklerimizi tanıtmak olmadığı için de 'gidiş, o gidiş' ara ki bulasın bizim Memed'i.

Yahya Kemal'in Sessiz Gemi dizelerindeki gibi 'Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, / Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.' yani.

Şaka gibi ama son yıllarda batıya göç edenlerin nerdeyse tamamı, batı toplumunu yozlaşmakla suçluyorlar ama evini - ocağını ve hatta çoluk - çocuğunu geride bırakıp Batı'ya kaçanların nerdeyse tamamı da bu arkadaşlardan oluşuyor.

Kaçıranlar da belediyeler oluyor nedense.

Son vukuat AK Parti'li Hüseyin Kıyma'nın Belediye Başkanı olduğu Yakakent'te yaşandı.

Folklorcu oldukları gerekçesiyle belediye tarafından kendilerine gri pasaport verilen 70 kişi yurt dışına gönderilmiş, 63'ü geri dönmemiş.

İşi garibi Yakakent'te hiç kimse ilçelerinin folklorik özelliklerini elin Hans'ına tanıtacak bu arkadaşları tanımaması.

Yakakent'te şimdilerde camiden çıkan da, kahvehanede pişpirik oynayan da bir birine ''Kim bunlar?'' diye, o kişileri soruyorlarmış.

Belediye Başkanı Hüseyin Kıyma ''Folklorumuzu tanıtın'' diyerek yurt dışına görev pasaportuyla gönderdiği bu arkadaşları tanıyor mu?

Onu da çok merak ediyorum doğrusu.

Bay Kıyma'dan çıt çıkmıyor zira.