Türkiye’de yapılan birçok zam ve bu zamların bir kişi tarafından geri çekilmesi yönetim şeklinin ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Demokrasiyle mi yoksa liberalizm ile mi yönetiliyoruz, evet biz nasıl yönetiliyoruz? Önce yönetim şekillerini sıralamakla başlayalım işe kararı sonra sizler verin.
Liberalizm: Siyasal, ekonomik ve toplumsal özgürlükleri savunur. Kapitalizm: Sözcük köküne bakıldığında, üretici gücün para ve dolayısıyla sermaye birikimi olduğu savunulur. Cumhuriyet: Genel olarak temsili demokrasinin uygulanmasını ifade eder. Halkın kendisini yönetecek kişileri serbest seçimlerle işbaşına getirmesidir. Demokrasi: Herkesin -veya hak tanınan çoğunlukların- yönetime doğrudan veya dolaylı olarak katılma olanağının bulunmasıdır. Liberteryanizm: Devletin topluma ve ekonomiye müdahalesinin minimize edilmesi gerektiğini savunan görüştür. Merkantilizm: Sermaye birikimi ve ticaretin devletlerin asıl gücünü oluşturduğu savunulur. Bu açıklamaları ve tanımlamaları yaptıktan sonra soruyu bir kez daha sorayım: Türkiye nasıl yönetiliyor?
Türkiye’nin nasıl yönetildiğinin, Başkanlık Sistemi’nin ne anlama geldiğinin farkında değilim ve bir anlam da bulamıyorum. Padişahlık desem değil, Faşizm desem değil, Komünizm desem değil, Liberalizm desem değil, siz biliyorsanız anlatın bana. Başkanlık sistemi deniliyor da bir açıklaması var mı?
Meclisin bir yaptırım gücünün olmadığı görülüyor. O zaman neden TBMM var ve neden milletvekilleri var, eğer bir işlevleri olmayacaksa bir kişinin iki dudağı arasında gidip geleceksek bu kadar maaşı vekillere neden ödüyoruz biz? Sayın Cumhurbaşkanı nasıl olsa atama yapıyor istediğine görev veriyor istemediğine güle güle diyor.
Samsun’da AK Parti’de bir toplantı vardı ve Sayın AK Parti Genel Başkanı Erdoğan toplantıya uzaktan katılıp partisinin yöneticilerine 'Seçime hazır olun' talimatı verdi, teşkilatı uyardı. Sayın Erdoğan, "Bizim fitneyle, fesatla, dedikoduyla hiç alakamızın olmaması gerekir" dedi.
İşte bu cümlenin üzerinde çokça durmak ve düşünmek gerekir. “Olmaması gerekir” demek, böyle bir durum var ortada anlamı taşımaktadır. Acaba AK Parti ile ilgili fitne fesat yapanlar mı var, eğer varsı içerden mi yoksa dışardan mı yapılıyor bu hareketler?
SU ZAMLARI GERİ ÇEKİLSİN
Samsun’da su fiyatları ve ekmek fiyatları almış başını gidiyor. Ekmek fiyatlarının artması ekim alanlarının daralması, üretimin düşmesi ve ithalatın artmasından kaynaklanıyor. Üretim olmayınca devreye ithalatçı tüccar giriyor fiyatlar artıyor ve vatandaş da ekmeği yüksek fiyatla yiyor.
Kime soruyorsam, masadaki ekmek tüketiminin maddi sorunlar nedeniyle azaldığını anlatıyor. Halk bu konuda sıkıntı çekerken Samsun Büyükşehir Belediyesi ekmek fabrikası kurup vatandaşına ucuz ekmek satma yerine yatırımlarını başka yerlere kaydırıyor. Neymiş Millet Bahçesiymiş, bedava kek ve çay varmış, neymiş işyerlerini yıkacak fuar alanına da millet bahçesi yapacakmış.
Böyle yatırımları düşünme yerine Samsun Büyükşehir Belediyesi bir de su fiyatlarını geri çekmeyi düşünse ve uygulasa ne güzel olur.
Vatandaşa ucuz su ve ucuz ekmek veremeyen Belediye yıkmaya devam ederse sonu nereye varır kimse bilemez. Bunu öncelikle muhalefet partileri organize edip Ankara’yı mektuplarla ve yazılarla topa tutmayı organize etmeli. Bakalım o zaman sonuç nasıl olacak ve Samsun Büyükşehir Belediyesine “Biraz kendinize gelin” denilecek mi?
Önümüzde seçimler var, İktidar Partisi artık vatandaşı üzmeyecek planlar almaya başlayabilir. Bu planların başında acaba Samsun Büyükşehir Belediye Bakanı Mustafa Demir’i “Yorgunluk” nedeniyle görevden almak ve yerine başkasını atamak gelir mi? Hiç belli olmaz, günlerin ne getirip götüreceğini sadece bir kişi bilir.
GÜNÜN SÖZÜ
İktisatçı; dün öngördüğünün bugün gerçekleşmediğini yarın açıklayabilen kimsedir.