Gün geçmiyor ki, bir saçmalık işitmeyelim.
Bu durumda da ''Nasıl bir şehirde yaşıyoruz biz'' demek durumunda kalıyoruz.
Zaten canımız burnumuzda.
Hayat pahalılığı almış yürümüş.
Cumartesi günü İstasyon pazarında ıspanak 15, domates 12, biber 30 liradan satılıyordu.
''Kar geldi böyle oldu'' desek, teselli bulabiliriz belki ama sebze ve meyvedeki fiyat artışını kar yağışına bağlamak ne kadar doğru olur onu da bilemedim doğrusu.
Çünkü fiyat artışları, geçen hafta sonu itibariyle başlayan kar yağışı sonucunda oluşmadı ki.
TÜİK'e rağmen yüzde 36 olarak açıklanan enflasyon, çarşı pazarda yüzde 80'ler düzeyinde seyrediyor nicedir.
Yüzde 95'i sudan oluşan salatalık bile kardan önce de 15 liraydı, kardan sonra da 15 lira.
Salatalıktaki su oranından söz etmişken.
Bizim su faturaları da iyice sulandırıldı biliyorsunuz.
Samsun Büyükşehir Belediyesinin SASKİ’si, geçen hafta bilmem kaçıncı zamlı faturaları gönderdi.
Enflasyona endeksli biliyorsunuz Samsun'da su tarifesi.
Gözünü sevdiğimin enflasyonu durduğu yerde durmadığı için bizim tarifede her ay katlanıyor.
Elektrik faturalarını zaten eli yüreğinde bekliyor insanlar.
Benzin, mazot ve LPG'deki pompa rakamları gün aşırı değişir oldu zaten.
Ülkemde yaşanan bu durum bizi iyice germişken, Samsun Büyükşehir Belediyesinin ''Saçmalık'' derecesindeki uygulamaları da can sıkmıyor değil hani.
Ki;
Su faturalarını enflasyona endeksleme inadının, Başkan Mustafa Demir'e eksi yazdığını söylesek, buna kim ''Yanlış'' diyebilir.
Samsun'da bir 'Millet Bahçesi' varken, Demir'in talebiyle Samsun'un Doğu ve Batıpark'larını da içine alan sahil şeridindeki kentparkların, millet bahçesine dönüştürülmesine dönük meclis kararı, sudaki enflasyon inadını şimdiden gölgede bıraktı bile.
Milletin parkına ''Kent Yönetim Merkezi ve minibüs garajı'' yapacağım şeklindeki inat hali zaten milleti germişti Samsun'da.
Allah'tan mahkeme ''Dur'' dedi de, o saçmalık durduruldu.
Ve biz buna sevinirken, kentparkları millet bahçesine dönüştürme kararı almasını, Büyükşehir'in bu konudaki mahkeme kararlarını by pass edebilmek adına yapılmış bir manevra olduğunu da anlamış olduk aslında.
Tenis Kulübü'ne ''Bulunduğunuz yeri boşaltın'' şeklinde bir tebligat gönderildi.
Bu da gerdi şehri.
Şehir buna reaksiyon gösterince de, ''O iş bende'' dedi Başkan Demir.
İşletmesi ihaleye çıkarılan golf sahasında tenis kortları açma fikri ortaya atıldı birden bire.
Köylü vatandaşlara ait arazilerin yer değiştirme durumuna ne demeli pekala!
Birileri tarım yapma vaadiyle tarlalar satın alıyor.
O tarlalar sonra nasıl oluyorsa oluyor.
Bir sihirli değnek değmişçesine imara açılıyor ve dolayısıyla tatlı para kazandıracak şekilde rant kapısı oluveriyor.
Okul için ayrılan arazi bile, Büyükşehir'in icat ettiği 'taşıma' yöntemiyle, nasıl olduysa oldu, birilerine rant kapısı oluverdi.
''Mikroiklim'', ya da ''Mikroklima'' adı verilen özellikte olduğu kanıtlanan ve aralarında tropikal meyvelerin de olduğu 40 tür meyvenin yetişebildiği verimli 'Kürtün vadisindeki' tarım alanlarınını rant kapısına dönüştürmek için bile adım atıldı.
Samsun nasıl bir şehir olduysa artık..!