Yazarlar // 5 Haziran 2016 Pazar 00:00
Ragıp GÖKER
Sabaha karşı uyanıp onun maçlarını seyrettiğimi dün gibi hatırlarım.
‘’Kelebek gibi uçar arı gibi sokarım’’ derdi.
Ringde dans ederek dolaşır, ayak hareketleriyle şaşırttığı rakibine şimşek hızıyla balyoz gibi yumruğunu indirirdi.
Bir dönem hepimiz bir Muhammed Ali olmak istedik.
O’nun maçlarının ertesinde sokak aralarında arkadaşlarımızla boks yapmaya çalışırdık.
Bizimkisi bir oyundu ama aslında O’nu taklit etmeye çalışırdık.
Oyun olsa bile O’nu taklit etmenin mümkün olmadığını bilemezdik.
Bir keresinde ‘’Yetenek sporcuyu şöhret yapar, karakter ise efsane’’ demişti.
O’nu ringlerde taklit eden birçok sporcu şöhret oldu.
Ama bir tek O, efsane kaldı.
Muhammed Ali’yi, benim ve benim gibi düşünenlerin gözünde özel kılan şey doğup büyüdüğü dinini terk edip, benim inandığım İslam dinini seçmesi değildi.
Öyle olsa sadece Müslüman ülkelerde efsane kalırdı.
Oysa O’na bütün dünya hayrandı.
O’nu efsane yapan karakteriydi.
Biz dünya’nın bir ucundaki Kore’ye askerlerimizi gönderirken, O, bundan birkaç yıl sonra kendisini Vietnam’a göndermek isteyen Amerikan hükümetine ‘’Benim Vietnam halkıyla bir sorunum yok’’ diyerek karşı çıkma cesaretini göstermişti.
Askere gitmeyi ret ettiği için, Amerikan hükümeti dünya ağır sıklet şampiyonluğu gibi O’na milyon dolarlar kazandıracak unvanını geri almış olsa da O, bu kararından asla geri adım atmadı.
Fraizer ve Foreman’ı yendiğinde bizim çocuğumuz kazanmış gibi nasıl sevinmiş ve ülkeyi bir bayram yerine çevirmişsek, yenilgilerinde de günlerce yas tutmuştuk.
Muhammed Ali, haksızlığa karşı başkaldırının adıdır aslında.
Tıpkı Nelson Mandela ve Mahatma Gandhi gibi pasif direnişle düzenin değiştirilebileceğine bizi inandırmayı başarmıştır.
Amerika’da zenci haklarının kazanılmasında doğrudan O’nun davranışının tek başına etkisi olduğunu söyleyemem ama çok faydası olduğunu düşünürüm.
O protestosuyla, savaşın kötü yüzünü bir kez daha hatırlamamıza vesile olduğu gibi o davranışıyla, zulme başkaldıran mazlum milletlere de ilham kaynağı olmuştur.
Beş yenilgisinin sadece birinde hakem kararıyla kaybetmişti.
Kimse O’nu nakavt edemedi ama uzun süredir mücadele ettiği Parkinson hastalığına nakavt oldu.
Işıklar içinde uyu ‘Büyük Adam’
Başın sağ olsun ‘Dünya’.