Yazarlar // 24 Mayıs 2016 Salı 00:00
Ragıp GÖKER
Yener Cabbar’ın yazısından öğrendiğime göre, Tekkeköy’deki kirliliği yazdığımız için Belediye Başkanı Hasan Togar bize gönül koymuş.
Kırgınlığı şahsımıza değil.
Ki;
Şahsımıza cephe almasına da şaşırmam ama 19 Mayıs kutlama ilanı göndermeyerek aklınca gazetemizi cezalandırmış.
Kirliliği yazdığımız için 200 liralık ilanı göndermeyerek, bizi cezalandırdığını zanneden Hasan Togar’ı, mesela arsa satışları gibi uygulamalarıyla eleştirdiğimizde ne yapacak merak ediyorum.
Darılıp gücenme ve durup dururken cephe alma durumları bizim başımıza sık gelen hallerdir.
Alışkınız yani.
Bu sütunlarda yazmaya başladığım günden bu yana eskiden can ciğer kuzu sarması olduğumuz birçok dostum arasında selamı sabahı kesenler oldu.
‘Çok da fifi’
Ve fakat
‘’Neden böyle oluyor’’ diye de kafayı takmıyor değilim.
Biz işimizi yapıyoruz.
Bizim tek bir amacımız var, o da yaptığımız işin hakkını vermek.
Samsun’da olup bitenden sizin haberdar olmanızı sağlamaktan başka bir düşüncemiz yoktur yani.
Şu ‘Gökdelen Kuleleri’ yazıyoruz diye, kulelerle uzaktan yakından ilgisi olmadığını bildiğim halde yıllardır gazeteye reklam veren ama şimdi o reklamları kesen İş adamları var bu şehirde.
Muhalif olmanın bir bedeli var.
Ama onuru da var.
Bir işin yanlış yapıldığını bildiği halde ‘’En doğrusunu siz bilirsiniz efendim’’ demek yerine ‘’Bu işi yanlış yapıyorsunuz, doğrusu budur’’ demeyi seçtik.
Sayıları az olsa da bizim gibi düşünenlerin var olduğunu biliyorum.
Bana da onlar güç veriyor zaten.
Misal bu şehirde yarın ‘Kent Estetiği Sempozyumu’ yapılacak.
Sempozyuma kimlerin katılacağını bilmiyorum ama kimlerin katılmayacağını biliyorum.
Mimarlar Odası mesela ilk çağırılı olması gereken kurumdur.
Ama onlar yok.
Mimarlar Odası Samsun Şubesinin kent estetiği ile ilgili sempozyuma çağırılmamasına, sempozyumu düzenleyenlerin, farklı düşüncelere tahammül gösteremediklerini bildiğim için çok şaşırmadım ama yadırgadım.
Bu konuda geçen yıl bir çalıştay yapılmıştı. Mimarlar Odası Samsun Şubesi, o çalıştayda bir sunum yapması için Mimar Embiya Sancak’ı görevlendirmişti.
Embiya Sancak’ın sunumunun en sona bırakılması bir yana, çalıştay sonunda hazırlanan kitapçıkta Sancak’ın sunumuna yer verilmemesi tam bir saçmalıktı.
Ki;
Embiya Sancak da doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen bir mimardır.
Dahası bir kent sevdalısıdır.
O’nun orada söyledikleri sanırım birilerinin canını sıkmış olmalı.
Anlaşılan, yarın başlayacak sempozyumda da muhalif bir sesin işitilmesi istenmemiş.
Güzel sanatlar okulundan heykeltıraşı ve ressamı çağıran zihniyetin, kent estetiği sempozyumunu mimar görüşüne kapatmanın nedenini başka türlü açıklamak mümkün değil çünkü.