Memlekette herkes milliyetçi!
Ülke siyasetinde kafalar karışık olunca kavramlarda birbirine karıştı. Daha dün bizleri milliyetçi diye eleştirenler bugünlerde gelmiş karşımda milliyetçilik nağraları atıyor.
“E tamam da kardeşim dün milliyetçilik günahtır, şeytanidir diyen sen değil miydin?” dediğimizde ise susuyor.
“Peki, neyin milliyetçisisin?” diye sorulduğunda ise “Milliyetçiyiz işte!” cevabını alıyoruz.
İçi boş bir milliyetçilik kavramını kitleyi toplumdan yığına dönüştürmek için kullananların söylem ve eylemlerinin bizleri etkilemeyeceğini bilmesi gerek!
Çünkü bizler Türk Milliyetçisiyiz!
“Türk milliyetçisi” kavramını ırkçılık olarak algılayanlar da var. Burada unutulmaması gereken ise Kurucu önderinin Atatürk olduğu yeni Türkiye Cumhuriyeti devleti, üniter devlet yapısında bir ulus devlettir.
Ulusun adı ise Türk Milletidir.
Dünyada ulus kavramı üzerine “kültürel topluluklar olarak ulus” ve “siyasal olarak ulus” tanımlamaları vardır. Bu kavramları Türkiye Cumhuriyeti üzerinden incelersek;
“Kültürel topluluklar olarak ulus” kavramı Orta Asya Türklüğü, “siyasal olarak ulus” tanımlamasının sonucu anayasada da belirtilen Türklük tanımı uymaktadır.
Türk’ün tanımı ise Anayasanın 66. Maddesinde; “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” şeklinde geçmektedir.
***
Milliyetçilik kavramının siyaseten ve kitle psikolojisi açısından kolay rol çalınabilen bir kavram ve duygu olduğu nettir. Ama bu durum asla Türk milliyetçiliği için geçerli değildir.
Bir canlının; kendisini, yavrularını, yuvasını, avlanma alanlarını, diğer kendinden olanları ve onların da avlanma ve yaşam alanlarını koruması, bunlar için dış tehditlere karşı mücadele etmesi milliyetçilik değil, varoluştan itibaren kodlanmış bir koruma içgüdüsüdür.
***
Siyasi bir kavram olarak Türk Milliyetçiliği haricinde milliyetçiliğin birçok türünü alt açılımlarını kitleler içinde görmek mümkündür. Bunlardan bazıları;
Modern Milliyetçilik,
Liberal Milliyetçilik,
Ekonomik Milliyetçilik,
Politik Milliyetçilik,
Kültürel Milliyetçilik,
Etnik Milliyetçilik,
Sivil Milliyetçilik,
Atatürk Milliyetçiliği,
Sol Milliyetçilik,
İdeolojik Milliyetçilik,
Muhafazakâr Milliyetçilik,
Tepkisel Milliyetçilik,
Kimlik Siyaseti ve Milliyetçilik,
Küresel Milliyetçilik,
Postmodern Milliyetçilik,
İslam/Ümmet Milliyetçiliğidir.
***
Türk milliyetçiliği milletini sevmeyi gerektirir ama tek başına kendi milletinden olanı sevmek asla değildir. Sadece kendi milletinden olanı sevmek, ulus devlet yapısında “Kültürel topluluklar olarak ulus” olanların kendi kavmiyetçiliklerini yapmalarına neden olmaktadır ki bunun adı “Etnik Milliyetçilik”tir.
Etnik milliyetçilik, ulus devlet yapısı içerisindeki mikro milliyetçilik olarak da tanımlanabilir. Bu anlamda etnik milliyetçiliğin sürekli olarak öne çıkarıldığı milletler birçok dönemde bölünme ve kutuplaşmalar yaşamıştır.
Türk milliyetçiliği, Türk milletini ve bu milleti meydana getiren milliyet unsurlarını sevmek, korumak, yükseltmek ve yüceltmektir. Bu manada Türk milliyetçiliği etnik bir milliyetçilik değildir. Sevmek ve korumak her ne kadar duygusal milliyetçilik içinde değerlendirilse de tamamlayıcı ve esas olan yükseltmek ve yüceltmektir.
Türk milletini yükseltmek, İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik.” şiarında özetlenmiştir. Bu şiarda milletin; sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel ve politik düzeyini yükseltmek, devamında bu yükselen değerlerle Türk milletini birlik içinde yüceltmek anlaşılmalıdır.
Türk milliyetçiliğini ırkçı ve etnik milliyetçi olarak göstermek isteyenlerin diğer bir argümanı da Türkçülüktür.
Türkçülüğü saf ırkçılık olarak tanımlayanların unuttuğu nokta ise Türkçülüğün "Türk milletini sevmek ve yüceltmek" olduğunu bilmemeleridir. Türkçülük şuan için Anadolu coğrafyasında reaksiyonel bir hareket değildir ve olamaz. Bunu söylerken Osmanlı’nın son döneminde Yusuf Akçura’nın “Türkçülüğün manifestosu” olarak gördüğümüz ve yeni Türkiye Cumhuriyetinin temelini oluşturan, Türk ve Türkleşmiş milletlerden bir ulus devlet kurma fikrinin temeli “Üç tarz-ı siyaset” makalesini de atlamamak gerek.
***
Sonuç;
Türk milliyetçiliği fikriyatı ve değerleri, duygusal ve reaksiyonel milliyetçilikten uzak olduğu gibi etnik milliyetçilik de değildir.
“Ben milliyetçiyim” demek ile olunan ve reaksiyonel/duygusal milliyetçilikle karıştırılan disipline edilmemiş içi boş bir mutant milliyetçiliğin sonu, etnik milliyetçilik ve kitlenin yığına dönüşme ise oluşacak ırkçılıktır. Irkçılık ise Türk ahlakında olmadığı gibi tarihinde de örnekleri yoktur.
Siyasilerin iç ve dış sosyo-politik ve sosyo-ekonomik gelişmeler karşısında reaksiyon ve durumlara göre duygusal milliyetçilik ile Türk milliyetçiliğinde rol çalma çabaları Türkiye Cumhuriyeti devleti adına gelecekte telafisi zor olacak şekilde kitle içindeki yığınlara mutant bir duygusal milliyetçilik enjekte etmektedir.
Kitlenin yığın olmuş, mutant şekilde duygusal ve reaksiyonel milliyetçiliğine karşı yapılması gereken ise kitlenin toplum olmuş, yukarıda tanımlandığı şekli ile Türk milliyetçiliği fikriyatına sahip hür düşünen bireyler yetiştirilmesinden geçmektedir.