Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın başkanlığına ilk defa bir kadın atandı.
Dikkatinizi çekti mi bilmem ama bankanın adı neden ''Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'' olarak yazılmayıp, ''Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'' olarak yazılmış.
Bu ifade, benim sıklıkla başıma geldiği gibi eskilerin deyimiyle dizgi hatası, yenilerin söyleme biçimiyle de klavye hatası değildir.
Merkez Bankasını kuran irade, bankanın bir ''Cumhuriyet'' kurumu olduğunu vurgulamak amacıyla Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilendirilmesi istenmiş ancak, Bankanın, merkezi idareden bağımsız bir kurum olduğunu vurgulayabilmek için kamu kurumlarından farklı olarak ismi ''Cumhuriyet Merkez Bankası'' olarak belirlenmiş. ''Türkiye Cumhuriyeti'' ibaresine ve kısaltılmış şekli olan ''T.C. '' ifadesine özellikle yer verilmemiş.
Kurucu irade ismini böyle yazmakla, bankayı siyasetin etkisinden uzak tutmaya çalışmış aslında.
Bunun içindir ki hisse yapısını bile buna göre oluşturmuş.
Şöyle ki;
Bankanın sermayesi 25 milyon liradır ve her bir hisse yüz liralık 250 bin hisseye ayrılmış ve yapıları da A- B- C ve D şeklinde sınıflandırılmış.
A sınıfı hisse senetlerinin her biri en az 100 hisseliktir. Bu hisse senetleri münhasıran hazineye aittir ve bankanın sermayesi artsa bile A sınıfı hisselerin oranı asla yüzde 51'ın altına düşürülemez.
B sınıfı hisse senetleri ise Türkiye’de faaliyette bulunan milli bankalara tahsislidir.
C sınıfı hisse senetleri ki, toplamı 15.000 adettir. Bu hisseler de, milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere tahsis edilmiştir.
D sınıfı hisse senetleri ise Türk şirketleriyle, Türk vatandaşı olan tüzel ve gerçek kişilere tahsis edilmiştir.
Kısacası Merkez Bankası, kimi kötü niyetlilerce iddia edildiği gibi yabancı sermayenin ürünü değildir.
Yüzde yüz bizimdir ve milli kuruluşumuzudur.
Öyle de kalacaktır İnşallah.
Bırakın yabancı sermaye etkisini, siyaset kurumundan bile korunan bir yapısı vardır. Ancak, siyaset kurumunun etkisinden uzak kalmaya dair yapı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçilirken, Cumhurbaşkanının müdahalesine kısmen açık hale geldi.
Merkez'in yapısında oluşan bu durum günümüz siyasetinin de en çok tartıştığı konulardan biri oldu zaten.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Şimşek'i yeniden Hazine ve Maliye Bakanı olarak atamasının ardından, önceki gece yarısı Şimşek'in talebi doğrultusunda Hafize Gaye Erkan'ı da, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı olarak atadı.
Hafize Gaye Erkan, böylece 92 yıllık tarihinden bu yana bankanın başkanı olarak atanan ilk kadın olarak tarihe geçmiş oldu.
Ekonomi basının takip edenler Hafize Gaye Erkan'ı Dünya Gazetesindeki yazılarından bileceklerdir elbette ama Türk Kamuoyu, ABD'de 'MÜTHİŞ TÜRK KIZI' olarak tanımmış 41 yaşındaki bu genç kadını merak ediyor haliyle.
Kim bu Hafize Gaye Erkan:
1982 yılında doğan Hafize Gaye Erkan, İstanbul Erkek Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü birincilikle bitirdi. Ardından Princeton Üniversitesi’nden kabul alarak yurtdışına taşındı. Princeton’da iki yıllık doktora programını bir yılda tamamlayan ilk öğrenci olma başarısını gösterdi. Bu sayede ülkedeki ''En genç finans profesörü'' unvanını elde etmiş oldu. Daha sonra Harvard Business School’da yönetim bilimleri ve Stanford Üniversitesi’nde liderlik üzerine iki eğitim programını daha tamamladı.
Hafize Gaye Erkan, 2005 yılında Goldman Sachs’ta çalışma hayatına başladı. Erkan, yaklaşık 9 yılın ardından First Republic Bank’ta yönetici olarak çalışmaya başladı. 2014 yılında Kıdemli Başkan Yardımcısı görevini üstlendi. Bankanın Yatırım Bölümü Başkanı ve Risk Yönetimi Eş Başkanlıklarını yürüttü. Bankanın fonlarının yaklaşık 10 kata kadar büyümesinde etkili oldu. Gaye Erkan göreve başladığında bankanın varlığı 25-30 milyar dolar civarındayken Aralık 2021 yılına kadar 250 milyar dolara yaklaştı. 2021 yılında 7 ay eş CEO’luk yaptıktan sonra Aralık 2021’de de ayrıldı. Daha sonra Marsh McLennan’ın yönetim kuruluna getirildi. Erkan ayrıca ABD merkezli mücevher şirketi Tiffany & Co.’da iki yıl yönetim kurulu üyeliği yaptı. Hafize Gaye Erkan, ABD’deki başarılı iş hayatı nedeniyle ''Müthiş Türk Kızı'' diye anılmaya başlandı. 2018’de San Francisco Business Times’ın yaptığı araştırmaya göre, Amerika’nın en büyük 100 bankasında başkan veya CEO unvanına sahip 40 yaşın altındaki tek kadın seçildi, Crain New York Business’ın ''40 yaş altı 40'' listesine girdi.
Eskilerin söylediği şekliyle Hafize Gaye Erkan'ın şeceresi bu.
Öncelikle Merkez Bankası gibi önemli bir kurumun başına bir kadının ve de özellikle genç bir kadının atanmasını olumlu bir gelişme olarak kabul etmeliyiz.
Kendisini kutluyor ve başarılı olmasını gönülden diliyorum elbette.
Ve fakat.
Ateşten bir gömlek giydiği de bir gerçek.
Ekonomi sıkıntıda çünkü.
Dünya gazetesinin haberine göre bütçedeki üç aylık açık 250 milyarı bulmuş.
Bu ayın sonunda yılın yarısını tamamlamış olacağız.
Bütçedeki açığın buralarda kalmasını dilerim ancak korkarım açık daha da artacaktır.
Cumhurbaşkanı sıklıkla ''Ben ekonomistim'' diyor biliyorsunuz.
Bu nedenle Şimşek ve Erkan, ekonomi konusunda kararlar alırken Cumhurbaşkanı bunu uzaktan seyretmeyle yetinmeyecektir.
En azından bu güne kadar olan gelişmeler bizim böyle düşünmemeye itiyor.
Bu durumda gerek Mehmet Şimşek ve gerekse Hafize Gaye Erkan, ne kadar başarılı olur.
Bununu da zaman gösterecek.
Ve fakat.
Ekonomi yönetiminin başarılı olmaktan başka şansları da yok gibi.
Vatandaşlar olarak bunu diliyor ve umuyoruz.
Hayırlısını dileyelim, hayırlı olsun yani.