Yazarlar // 19 Mayıs 2014 Pazartesi 00:00
Ragıp GÖKER
Denizleri geçtik
Derede boğulduk.
"Mersin'le bir hesabımız var" demişti Hüseyin Kalpar.
Ama ben sormak isterim.
Hesap böyle mi görülür.
Tamam federasyonun bu maç için seyircisiz oynama cezası bize karşı yapılmış büyük haksızlıktı.
Koca bir şehirin bu büyük haksızlığa boyun eğmek zorunda kalması kabul edilebilir bir durum değildir.
Neymiş Spor Bakanı Samsunluymuş.
Bu bük haksızlığın karşısında dikilip," Siz ne yapıyorsunuz, benim Spor Bakanı olduğum ülkede benim şehrimi böylesi haksız bir kararla mahkum edemezsiniz" diyemedikten sonra. Ben niye övüneyim, Bakanın benim hemşehrim olmasından.
Bakanın bütün ülkenin Bakanı olduğunu söyleyenler olabilir. Ama ben "Bakan bize kıyak geçsin" demiyorum ki. Söylemek istediğim, uğradığımız bu haksızlığa karşı hakkımızı korumasını istemektir.
Bu haksızlığa rağmen ben yine de bu takımdan umutluydum.
Aslında çocuklarımız ellerinden geleni de yaptılar.
Sahadaki takım kurgumuzun hatalı olduğunu düşünüyorum.
Tamam biz sezon başından bu yana hep bu tertiple oynuyoruduk.
Doğru.
Ve fakat
Bir puan mücadelesi değildi ki bu maç. Kaybedersek telafisi yoktu. Ya kazanacaktık, ya kazanacaktık ki; kaybetmek aklımızın ucundan bile geçmiyordu.
Oyuna böyle korkak başlamamızın nedenini bana birisi açıklasın.
Koca 45 dakika boyunca topu ileriye bile taşıyamadık.
Mersin takımının bize gol atması için adeta kırmızı mumlu davetiye çıkardık.
Bu sezon Mersin İdmanyurdu takımı ile oymadığımız iki maçın kahramanlarından birisi olan Mehmet Yıldız'a aldığımız önlem yerindeydi ama bir diğer etkili Mersin ayağı olan Güven'e önlem almayı unutmuştuk.
İki kaptanımız Adnan Güngör, Musa Aydın rezil oynadılar. Eldin Adiloviç'te rezil oynamakta onlara eklendi.
Kalpar, ikinci yarı da kazanmak için gerekli hamleleri yaptı ama bence geç kalınmış bir hamleydi. Kalpar ilk yarıda gol yemeyeceğimiz düşünmüş olabilir, yani şansına güvenmişti belki ama "Her zaman Papaz pilav yemez" diye bir söz vardır ya öyle bir şey. Bu defa şansı ona yardım etmedi.
Ekıgho ve Arif'in oyuna girmesi takımımızı biraz hareketlendirdiyse de bu iki oyuncunun gayreti de çok etkili pozisyon yapmamıza yetmedi. En önemli gol pozisyonumuz ancak bir köşe vuruşunda Cemil Adıcan'dan geldi.
Bunu gören Kalpar oyunu daha da hızlandırmak ve oyunu rakip alana yıkmak için Canberk'i oyuna sürdü ama Canberk bu maçta beni hayal kırıklığına uğratmıştır. Özellikle yediğimiz ikinci golde arakadaşları savaşırken onun oyunu üç metreden seyretmesi düşündürücüdür.
Canberk kardeşimize o pozisyonu bir kere daha seyretmesini öneririm.
Bu maçı kaybetmekle kalmadık.
Bir şehrin umutlarını Saraçoğlu'nun çimlerine gömdük.
Sevinmek Mersin İdmanyurdu takımınınn ve Mersin şehrinin hakkıdır.
Bize kalansa hüzündür.