Belediye meclislerine seçilmek onurlu bir görevdir aslında.
Ve fakat.
Sorarım size bugünün siyasal ortamında belediye meclis üyeliklerine seçilenlerin, ''İndir / Kaldır'' eylemini gerçekleştirmek dışında ne gibi bir özelliği var Allah aşkına.
Misal Samsun'da, Canik Eski Belediye Başkanı Osman Genç'in dışında, aynı partinin mensubu olmasına rağmen Yusuf Ziya Yılmaz döneminde Büyükşehir meclisine getirilen imar tadilatıyla ilgili bir karara ''Hayır'' diyerek karşı çıkan tek bir meclis üyesine rastlamadım.
Kimse kusura bakmasın, günümüz belediye meclislerindeki oylamalar, kendi partisinin bir tasarısına ''Evet'', muhalefetten gelene ''Hayır'' deme şeklinde geçiyor.
İndir/ Kaldır, eyleminden öte bir duruma rastlamış değilim şu güne kadar.
Böylesi duruma sadece belediye meclislerinde de rastlamıyoruz.
Bu bakımdan meclis üyeliğinin günümüzde bir cazibesi yok yani.
TBMM'deki oylamalar da genellikle böyle oluyor maalesef.
Kendinize ''Neden acaba böyle?'' diye sorduğunuz odumu bilmiyorum.
Sahiden neden böyle?
Yurttaşlar olarak sözüm ona meclis üyeliklerini belirlemek adına da bir oy atıyoruz sonuçta.
Ve fakat.
Yurttaşlar olarak önümüze konan listeyi oyluyoruz sadece.
Aslında biz kimseyi seçmiyoruz ve 'tıpış / tıpış' emredileni yapıyoruz bir anlamda.
Oysa 45 yıl öncesine kadar adayları, partilerin üyeleri belirliyordu.
Mesela 77 seçimlerini hatırlıyorum.
Genel ve yerel seçimler aynı tarihte yapılmıştı.
Kıran kırana bir seçimdi.
Milletvekili adayı olacak 10 kişiyi de, Samsun Belediye Başkanı adayını ve dahi hatta Belediye meclis üyelikleri için liste kimlerin isminin yazılacağına da, hakim gözetiminde yapılan ön seçimle partililer karar vermişlerdi.
Yanında çıraklık ettiğim Günaydın gazetesinin Samsun Temsilcisi Rahmetli Ferruh Çetin de o ön seçimde belediye meclis üyeliğine adaylığını koyanlardan biriydi.
Ferruh Abi o seçime girmiş üstelik seçilebilecek yerde olacak kadar da oy almıştı.
CHP, sözüm ona bu yılki seçimler içinde İlkadım ve Atakum Belediye Başkan Adaylarını ön seçimle belirledi.
Kimse kusura bakmasın o yapılana seçim falan denmez.
Hani o tekerleme var ya ''O...teyyare selam söyle o yare'' öyle yani yapılan aslında.
Önceki gün İl seçim kuruluna başkan adaylarıyla, meclis üyeliklerine dair listeler verildi biliyorsunuz.
CHP'nin Samsun'daki İl ve bazı ilçe başkanları onu bile yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar.
Birileri İlkadım ilçe başkanını odasına hapsetmiş ''Onu yazma, bunu yaz'' diye diretirken, Başkanı etkilemek adına ceketlerinin düğmelerini de açmışlar.
İlçe Başkanı bu durumdan nasıl etkilendiyse, ilçesinin belediye başkana adayına meclis adaylarının yazılı olduğu listeyi gösterememiş.
Partiye polis çağırılmış ve ilçe başkanı, hazırladığı listeyi seçim kuruluna polis koruması altında verebilmiş.
İddia odur ki;
Listede son anda değişiklikler bile olmuş.
45 yıl öncenin siyasi yaşamında il ve ilçe başkanlarına aday belirlemede bırakın baskı yapmayı, bir ismi empoze etmeye bile cesaret edemezdi kimse.
Eskiden, böyle şeyler yaşanmazken, şimdi neden yaşanıyor diye bir soru kafanıza takılıyorsa, onun cevabı da basit aslında.
45 yıl önce CHP'nin Samsun İl Başkanı Rahmetli Sırrı Soytoprak'tı, günümüzdeki İl Başkanı ise Mehmet Özdağ.
Yine 45 Yıl öncenin CHP Merkez İlçe Başkanı da Rahmetli Sebahattin Döner'di, günümüzün İlçe Başkanı ise Metin Telatar.
Cevap bu kadar basit aslında!
Bilmem anlatabildim mi?