Varlık dergisinin her çıkan son sayısını getirip okumamı sağlayan Rahmetli Nazif Demirel, şiire tutkunluğumun da sebebidir.
İlk gençlik yıllarımda arkadaşlarım, her nerede toplansak şiir okumamı isterlerdi.
O yıllarda sıklıkla okuduğum şiirlerden biri de Sait Faik Abasıyanık'ın kiraz mevsimine atıfta bulunduğu ''Şimdi sevişme vakti'' adlı şiiriydi.
O şiiri bilenler, ''Kiraz mevsimi, kiraz. / Küfelerle doldu pazar'' diye iki dizeyi de hatırlayacaklardır.
Malum kiraz mevsimindeyiz.
Amasya'da, bizim Gebi'de ve dahi ülkemin birçok yerinde kiraz ağaçlarının dalları kıp kırmızı şimdi.
Kiraz doldu ve yıkılıyor dallar.
Ama şiirde söylendiği gibi ''Pazar yerlerinde küfeler kirazla doldu mu?'' diye sorarsanız.
O soruya ''Evet'' diye cevap veremem maalesef.
En iyi kirazın Isparta'nın köylerinde yetiştirildiği bilinir.
Bu nedenle de pahalıdır biraz.
Paha meselesinde ''Biraz'' tanımı sanırım çok iyimser bir yaklaşım oldu.
''Oldukça pahalıdır'' demek daha doğru olacaktır aslında.
Ve bu sebeple de neredeyse tamamı ihraç edilir.
Taflan ve İlkadım'daki istasyon pazarında bir iki tezgahta kiraz satılıyordu bu hafta.
DSİ 7. Bölge Müdürlüğü yerleşkesinin köşesindeki sokağın başında da bir sokak satıcısı kiraz satıyordu.
Pazar yerlerinde satılanlar gibi o da vişneden biraz haliceydi.
Isparta’nın kirazına hiç benzemiyordu yani.
Ve satıcı ''Amasya'nın napolyonu'' diye pazarlıyordu ve kilosuna 20 lira istiyordu.
Alamadık haliyle.
Hala pahalı çünkü.
Ve fakat.
Bunun için ne pazarcı esnafını, ne de sokak satıcılarını suçlarım.
Vişneden hallice o kiraza 20 lira istenmesinin sorumlusu onlar değildir asla.
Dün mazotta yine zam geldi biliyorsunuz.
Öyle, böyle bir zam değil hatta.
Bir litre mazota gelen zam 2 lira 93 kuruştu.
Nakliye göz önünde tutulduğunda pompa fiyatları il il ve hatta ilçe ilçe farklılık gösterebilir ama Samsun'un İlkadım ilçesinde son zamla birlikte mazotun litre fiyatı 28.03 liraydı.
Dün de yazdım.
Mazot bir yıl önce bugünlerde 7,5 liradan satılıyormuş Samsun’da.
Zam oranı yüzde 250’yi de aşmış yani.
Bir ay kadar önce Taflan pazarında bir esnafın, patatesi Adana'dan buraya getirene kadar kilo başına 5 lira ödediğini söyleyince, abarttığını düşünmüştüm.
Bu düşüncemi yüzüne söylediğin genç yaştaki esnaf kardeşimin kalbini bile kırmış olabilirim ama dün akşam uzun yol şoförlüğü de yapmış olan bacanağım ''Allah tır şoförlerinin yardımcısı olsun'' deyince.
''Niye ki?'' diye sordum.
Bilmiyordum öğrendim.
Tırların deposu 800 litreye kadar mazot alıyormuş.
Yazıyı hazırlamak için bilgisayarın başına oturduğumda küçük bir araştırma yapınca gerçekle yüzleştim bu defa.
Akaryakıt kaçakçılığını önlemek için yurt dışına çıkan tırların depolarına sınırlama getirilmiş ama istiap haddi (yük taşıma kapasitesi) 15 tona kadar olan (15 ton dahil) kamyon ve tankerlerin depoları 600 litre, istiap haddi 15 tonun üzerinde olan kamyon ve tankerlerin depoları ise 800 litre mazot alıyormuş.
Pazartesi kısmet olursa, bir yılı aşkındır özlem duyduğumuz çocuklarımızı görmek için İstanbul'a gideceğim.
Bacanım ''Bizde gelelim ama senin arabayla mı gitsek'' diye söyleyince şaşırdım açıkçası.
Uzun yolculuklarda kendi arabasından başkasına binmez asla.
Neden böyle düşündüğünü sorduğumda ise ''Senin araba az yakar'' dedi.
Benim 23 yaşındaki düldül benzin ve lpg yakıyor ama onun ticari aracı mazotla çalışıyor.
Ve fakat.
Araç kullanmayı da çok sevdiği için yakıt masrafını bugüne değin hiç düşünmezdi bacanağım.
Mazot zamları onu da düşündürmeye başlamış.
Sıkıntı büyüyor yani.
Bacanağım 100 Kilometrede 4 litre dolayında mazot tüketen hafif ticari aracının çok yaktığını düşünüyorsa kamyoncuların hali ne ola ki.
600 litrelik büyük bir kamyonun deposu son zamla birlikte 16 bin 800 liraya dolacak.
Tır şoförü aracının deposunu bugün değil de, dün almış olsaydı ödeyeceği miktar 15 bin 600 lira olacaktı.
Dün mazotla, bugünkü mazota ödenecek fark bin 200 lirayı buluyor yani.
Tarladan marketin raflarına gelene kadar fiyatlar neden bu kadar artıyor diye soruyoruz ya.
Bundan böyle bu soruyu sorarken aslında iki kere düşünelim derim.