Yazarlar // 14 Haziran 2015 Pazar 00:00
Ragıp GÖKER
Osman Kara“Mustafa Mutlu’nun köyüne davetliyiz” dediğinde ben İstanbul yolundaydım.
“Döndüğünde gideriz o vakit” deyince önceki gün için kavil kıldık.
Osman Kara’nın yanı sıra Fatih Akça, Yusuf Ziya Çakır, Mehmet Yazıcı ve Avni Demir de bizimleydi.
Samsun Ankara Karayolunun güneyinde kalıyor Mahmutlu Köyü.
Düne kadar benim hiç dikkatimi çekmemişti.
İnanıyorum ki sizin de dikkatinizi çekmemiştir.
Ve fakat
Sapaktan biraz içeriye doğru yol alınca ağaçların tünel oluşturduğu bir yoldan gidiyorsunuz Mahmutlu Köyüne.
Köyü görünce benim ilk tepkim “Cennete mi geldik” oldu.
Mustafa Mutlu çok eski bir dostumdur.
O’nu 80 yıllarda Samsunspor’da yöneticilik yaptığı o tarihten beri tanırım ama uzun bir süredir görüşememiştik.
Mustafa Mutlu köye vardığımızda Envai çeşit çiçeğin açtığı bir bahçenin kenarına yapılmış bir köy evinin bahçesinde bekliyordu bizi.
Kendisini ‘Timpa Selçuk’ olarak tanıdığımız Selçuk Özgürdal’ın yanı sıra eski dostlardan Mustafa Uysal da oradaydı. Daha sonra köye Prof. Dr Türkay Yalın’la birlikte Hakkı Tomaç da geldi.
Bu yazının amacı Mustafa Mutlu’nun mükemmel ev sahipliği değil aslında.
Orada bulunan Köy Muhtarı Adem Pak ve Mustafa Mutlu ile aynı adı ve soyadı taşıyan amcaoğlunun söyledikleri ilgi çekiciydi.
Yazı konusu olan onların söyledikleridir.
Samsun Büyükşehir Belediyesi köyün iki yerinde yaptığı kamulaştırma çalışmaları “Mahmutlu köyünde ne yapılmak isteniyor?” sorusunu sorduracak özelliktedir.
Büyükşehir Belediye Meclisi önceki yıl sonunda bir karar alarak, köyde biri 680 dönüm, bir diğeri de bin 400 dönüm olmak üzere iki ayrı bölgede toplam 2 bin 80 dönüm alanda istimlak çalışması başlatmış. Belediye yetkilileri her ne kadar sadece 680 dönümlük bir bölgede çalışma yapılacağını söyleseler de, köylüler ve de özellikle muhtar o bin 400 dönümlük alanda kalan yarlalar için köylülere istimlak yazısı geldiğini iddia ediyorlar.
Rakam size' küçük gelebilir.
680 dönüm, irili ufaklı 52 fabrikanın kurulu olduğu bizim Organize Sanayi Bölgesi kadar bir alan aslında.
Bin 400 dönüm de onun iki katı alan demek oluyor bu durumda.
İstimlak gerekçesi “Depolama alanı” olarak belirtiliyor.
Köylülere söylenen “Buraya Samsun’daki kömür depolarını taşıyacağız” şeklinde olmuş.
Bu gerekçe bana pek inandırıcı gelmedi.
Bunu söylemek için iki gerekçem var.
Birincisi kömürcüler burayı istemez. Çünkü limandan en az 40 km uzaklaşılacağı için lojistik, yani nakliye maliyeti artacaktır.
İkincisi kömür depoları için 680 dönüm bile çok fazla.
Bu nedenle ‘’Bu kamulaştırmanın başka bir gerekçesi olmalı’’ diye düşünüyorum.
İstimlâk edilecek bölgede ilk dikkatimi çeken özellik, arazilerin üzerinde çok sayıda tavuk çiftliği olmasıydı.
Muhtar Adem Pak’a “Bu tavuk çiftlikleri ne olacak?” diye sorduğumda öğrendim ki onlar kalacakmış.
O çiftlikler kalacaksa köylünün tek geçim kaynağı olan tarlaları neden kamulaştırılıyor.
Muhtara bir de şunu sordum:
“Topraklarınızın rayiç bedeli ne kadar?”
Cennetten bir köşeyi andıran Mahmutlu Köyünde toprağın bir metrekaresi 7 liraymış.
Benim gibi düşünen var mı bilmem ama param olsa o cennet köşesinde yazlık bir villa yaptırırdım.
Köylüden 7 liraya alınan toprağı bana kaç liraya satılır onu bilmiyorum.
Bu kamulaştırma fikri kimden çıktı onu da bilmiyorum, kimsenin günahını da almak istemem. Ayrıca bir kötü niyetin olduğunu da zannetmem ama Muhtar, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sefer Arlı’nın komşu köylerden olduğunu ve buraları çok iyi bildiğini söylüyor.
CHP’li Meclis Üyesi Mustafa Tükfek’i arayıp “Muhmutlu’da ne yapılmak isteniyor?” diye sordum.
Tüfek, “Depolama alanı olacağı ve kömür depolarının o bölgeye taşınacağı söylendi, fazlasını biz de bilmiyoruz” dedi.
21. Yüzyıldayız.
Açık toplumdan ve şeffaflıktan söz edip duruyoruz ama Mahmutlu Köyünde ne yapılmak istendiğini bilmiyoruz.
Keşke her şey açık seçik konuşulsa ve biz de böyle imalı sözleri duymasak.