''Şeriatın kestiği parmak acımaz''
Böyle bilir.
Böyle inanırız.
Yargı kararlarını beğenmeyebiliriz.
İçimize de sinmez bazen.
Kimi kararların canımızı acıttığı bile olur.
Ve fakat.
Beğensek de.
Beğenmesek de, yargının kararına uymak zorundayız.
Özellikle kamu yöneticilerinin yargı kararlarına uyma mecburiyeti vardır.
Kamu düzeni ancak böyle sağlanır.
Aksi durum.
'İmam/cemaat' tekerlemesindeki gibi telafisi güç durumların oluşmasına neden olur.
Ki;
Bunun olmasını hiç istemeyiz.
Samsun Büyükşehir Belediyesi, Mustafa Demir'in 31 Mart 2019 tarihinde seçilmesinden sonra içme suyuna yüzde 25, sayaç okuma ve bakım bedeline ise yüzde 150 zam yapmıştı.
Üstelik bunu, AK Parti Hükümetinin enflasyonla mücadele kapsamında içme suyu fiyatlarında indirime gidilmesi şeklindeki tavsiye uyarak, kendisinden önceki Başkan Zihni Şahin döneminde alınmış yüzde 15’lik indirim kararına rağmen yapmışlardı.
Ve hatta, uygulamaya konulan yüzde 25'lik zam kararı, enflasyona endekslenmiş. zam kararının uygulamaya konulduğu tarihte 3.18 Tl olan içme suyu, Kasım ayı faturalarında 5,06 Tl'ye yükselmişti.
Samsunlu Avukat Arzu Sabuncu SASKİ’nin zamlı tarifesini mahkemeye taşımış. Başvuruyu görüşen mahkeme zam kararını iptal etmişti.
Samsun Büyükşehir Belediyesi ve ona bağlı kuruluş olan SASKİ'ye, mahkeme kararını uygulamak için tanınan süre dün itibariyle doldu biliyorsunuz.
Buna karşın SASKİ, mahkeme kararını tümden iptal ederek 3.18 TL'lik tarifeyi uygulamak yerine indirimi 2019'daki 7 ay için uygulayacağını, yedi ay için uygulanacak indirim nedeniyle tüketiciler lehine oluşan farkın da önümüzdeki dönemde gelecek faturalarda mahsuplaşacağını kararlaştırdı.
Bunu beklememekle birlikte Büyükşehir belediyesinin tutum ve davranışına şaşırmadık elbette.
Ve fakat.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir'in ''Mahkeme kendisini icranın başı yerine koymuştur'' diyerek kararı eleştirmesine, daha doğrusu mahkemeyi suçlamasına şaşırdık.
Mahkeme kararları, herkes gibi belediye başkanlarını da bağlar.
Hukuk devletinde, aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu bütün kamu çalışanlarının ve hatta yöneticilerin yetkileri de yasalarla sınırlıdır.
Kimse kendisini yasaların üstünde göremez.
Başkan Mustafa Demir'in ''Mahkeme kendini icranın başı gibi görmüş, yetki aşımı yapmıştır" şeklindeki açıklaması, mahkeme kararına uymamış olmanın bir itirafı gibidir aslında.
Başkan farkında mı bilmem ama mahkemeyi yetkisini aşmakla suçlarken aslında bir anlamda kendisi de yetkisini aşmış.
Oluşan bu durumu doğru anlayabilmek için 'Hukuk' tanımını bilmek ve anlamak gerekir sanırım.
Şöyle ki:
''Toplumu düzenleyen ve devlet yaptırımıyla güçlendirilmiş bulunan kuralların, yasaların bütünü.''
Mustafa Demir, halkının oylarıyla seçildiği için kendisini Samsun'un sahibi gibi görüyor olabilir.
Halkın kendisine verdiği yetkiyi de bu şekilde yorumlamış olabilir ancak, toplum düzenini sağlamak adına yapılan bütün yasaların, hukukun üstünlüğünü korumak adına çıkarıldığı bilinir.
Aksi halde kamu yönetiminde 'üstünlerin hukuku' egemen olur.
Bunun olmasını da kimse istemez.