Ağa atın üzerinde kâhya yayan çiftliği dolaşmaya çıkarlar. Yolda giderken bir de bakarlar ki yeni yapılmış bir inek dışkısı.
Ağa: Senin hiç toprağın var mı?
Kâhya: Yok.
Ağa: Şu pisliğin yarısını yersen sana 50 dönüm toprak veririm. Biliyorsun bu gözünle görebildiğin yerler hep benim. Kâhyayı alır bir düşünce; 50 dönüm toprak sahibi olmak için, şu kadar pisliğin yarısını yemekten ne çıkar ki.. Ve eğilip yarıyı mideye indirir.
Yola devam ederlerken ağayı alır bir düşünce; durup dururken kâhyaya 50 dönüm toprak verdim, topraklarım 50 dönüm azaldı. Ancak sesini çıkaramaz. Koca ağa sözünden dönecek değil ya. Sabahtan akşama kadar dolanırlar çiftliği. Dönüş yoluna geçerler, çiftliğe yaklaştıklarında yine o pisliğin yanına varırlar. Ağa atın üzerinde kâhya yayan.
Kâhya: Ağa, şu pisliğin yarısını yersen sana 50 dönüm toprak veririm.
Ağa bir sağına bakınır bir soluna... Bir öne bir arkaya. Kimseler yok. İner attan ve afiyetle yer pisliğin kalan bölümünü.
Yola çıkarlar.
Tam çiftliğe geldiklerinde ağa başlar konuşmaya: Kâhya, yola çıkarken senin toprağın yoktu. Yolda inek pisliğinin yarısını yedin ve 50 dönüm toprak sahibi oldun. Dönüşte ise diğer yarısını ben yedim ve toprakları aldım. Yola çıktığımız duruma geldik. Madem başladığımız noktaya gelecektik bu oku neden yedik?
Peki, ben bu olayı neden anlattım? Ne bileyim, aklıma geldi anlattım işte… Siz ne anlarsınız nasıl yorumlarsınız işin orasını da bilemem elbet…
YOLLARA BAKAN KİM?
Samsun’da kentin çeşitli noktalarında yollarda araçlar geziyor ve özellikle de kent caddelerinde vatandaşın sıkıntısını günden güne artırıyor. Cadde ve sokaklarda araçların yollarda vatandaşı zorladığını da görüyorum. Özellikle yollarda araçların yayaları sıkıştırması karayolunu tehlikeye sokuyor bu arada da vatandaşı zor durumda bırakıyor. Yollara bakan birilerini görüyormusunuz bilmiyorum da ben göremiyorum.
GÜNÜN SÖZÜ
Özgür bir ülkede yaygara çok ıstırap az, baskı altındaki bir ülkede ise yakınma az, keder çoktur. (Carnot)