Gazetemizin iki gündür gündeme taşıdığı Asarağaç köyündeki ormanlık alandaki rezalete dair haberleri veriyor.
''Rezalet'' dedik.
Laf olsun diye söylemedik.
Ağaç kesmek nedir yahu.
Şimdilerde okullarımızda okutuluyor mu bilmem ama bizim kuşak Mehmet Emin Yurdakul'un ''Sakın Kesme'' adlı şiirindeki şu dizelerle büyüdüğü için, bir ağaca bile balta vurulmasını içimize sindiremiyoruz.
SAKIN KEMA
Ey hemşehri! Sakın kesme,
yaş ağaca balta uran el onmaz;
Na, kütükler!.. Nice yıldır,
hiçbirine kervan gelmez, kuş konmaz;
Bunları kes, o baltanla
bu çürümüş ağaçları yere ser.
Bak, sizin köy şu yemyeşil
koruluğun gölgesinde ne güzel!..
Gönülleri açmadadır,
yaprakların arasından esen yel.
Yazık, günah olmaz mı ki,
çıplak kalsın bu zümrüt yurt, şirin yer?
Berberim Erkan Aydeniz, o rezaletin yaşandığı Asarağaç köyünde yaşamış ve büyümüş.
Erkan, gazetedeki haberi gözünden yaş akarak okurken ''Henüz çocuktuk, o ağaçları biz diktik'' diyordu.
Erkan emeklerinin yazık olmasını içine sindirememiş ama bir taraftan da soruyor, ''Orada tarihi kalıntıların olduğunu nasıl bilmezler. Mesela ormanlık alandaki mağaranın üzerinde yazıt bulunan bir kapı taşı vardı. O taş nerede?'' diye de soruyor.
Sahi.
Kim koruyacak bizim kültür ve tabiat varlıklarımızı.
Ki;
Samsun'da, o kültür hazinelerimizi korumakla görevli olan ve tabelasında, ''Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü'' yazan bir kurum ve kurumun makam odasında Halim Özdemir adında bir yönetici bile varmış aslında.
Yener Cabbar’ın aradığı ormancılar, ''Bizden izinsiz ağaç kesilemez'' demişler.
Ama kesilmiş.
Ağaçlar kesilirken görmemişler, duymamışlar anlaşılan.
Haberleri olmamış yani.
''Görmedim, işitmedim konuşmadım'' diye bilinen Üç Maymun kuralı gibi bir durum yaşanmasa,partisince aday gösterilmemiş SBB Eski Başkanı Mustafa Demir ''Vurun baltayı diyerek'', İş makinelerini oraya sokabilir miydi?
Doğa Koruma ve Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü makamındaki Zat'ın da o rezaletten haberi olmamış anlaşılan.
Ki;
Ağaçların kesildiği o ormanlık alan nicedir Milli Park statüsündeymiş.
Berberim Erkan Aydeniz, ormanlık alanda yakın zamana kadar Rumlar'dan kalma çeşmelerin bulunduğunu ama şimdi bütün bunların yerinde yeller estiğini iddia ediyor.
Ki;
Aralarında berberim Erkan Aydeniz ve ailesinin de yaşadığı Asarağaç köyünün yerleşimcilerin tamamına yakını, Lozan mübadelesiyle bölgeye yerleştirilmiş Balkan Türk'lerinden oluşuyor.
Asarağaç’ta mübadele antlaşmasıyla Yunanistan'a gönderilen Rum'ların yaşadığı biliniyor zaten.
Ben de öyle bir köyde büyüdüm.
Okuduğum ilkokul kiliseden bozmaydı.
Dedem ve babamın imamlık yaptığı köyümüzün camisi de kiliseden camiye dönüştürülmüş bir ibadethaneydi.
O nedenle Asarağaç köyünün kültür ve tabiat varlıklarıyla zengin bir yerleşim yeri olmasına şaşırmıyorum.
Kadim Anadolu toprakları zaten kültür mirası bakımından çok zengindir ama o zenginliğimizi koruyamıyoruz nedense.
Emaneti ehline teslim etmekle ilgili ilahi emri yerine getirmek için ilgili makamlara atanacak kişilerde aranacak özelliğin 'liyakat' olması gerektiğiyle ilgili iddiaların da ne kadar doğru olduğu Asarağaç rezaletinin yaşanmasıyla bir kere daha anlaşılmış oldu aslında.