Hava durumunun nasıl olacağını değil de bu sert rüzgârın midemizi nasıl etkileyeceğini anlatmak artık şart oldu. Geçen yıl 9 milyon 750 bin ton ithal buğdayın 6,5 milyon tonunu Rusya’dan, 1 milyon tonunu Ukrayna’dan, 550 bin tonunu Kanada’dan, 400 bin tonunu Meksika’dan ve 300 bin tonunu da Litvanya’dan aldık. Dünyanın bir ucundaki Meksika’dan bile buğday alırken, üretimimiz 2003 yılından beri yerinde sayıyor. AKP döneminde yıllık ürettiğimiz buğday miktarı ortalama 20,2 milyon ton oldu. Bunlar istatistiki bilgiler ve Türkiye’nin son 20 yılda getirildiği durumun özeti. Oysa sadece Konya Ovası’nda ekilen buğday bile Türkiye’yi besleyecek durumdaydı bir zamanlar. Nereden, nereye geldik, çağ mı atladık, çağın gerisinde mi kaldık düşünmek gerekir.
Buğday Ukrayna ile Rusya arasındaki sürtüşmelerin ışığında Türkiye’nin düşünmesi gereken en önemli konudur. İktidar da bu konuda kimin tarafında olacağını, NATO’yu destekleyip desteklemeyeceğini iyi düşünmelidir. Böyle bir savaş çıkarsa bu iki ülkeden buğday alabilmemiz büyük olasılıkla sekteye uğrayacaktır. Buğday almamız zorlaşırsa yeni kapılar aramak zorunda kalabiliriz.
Çünkü ekmek Türk toplumunun olmazsa olmazıdır. Ve de sofralarımızın vazgeçilmezidir. Bunun nedeni de ortadadır. Türkiye’de ekonomik zorluklar nedeniyle dar ve orta gelirli vatandaşın en büyük gıda maddesidir.
Türkiye’de büyük ölçüde insanlar karınlarını ekmekle doyurmaktadır. Eğer bir ülkede ve Türkiye bunlardan birisidir, sofradaki ekmek miktarı artıyorsa porsiyon miktarı azalıyordur. İnsanlar kuzeyden esen bu savaş rüzgârı nedeniyle sofradaki ekmek miktarını daha da artırmak zorunda kalacaktır da bu nasıl olacak? Ukrayna’dan ve Rusya’dan buğday alımımız fiyat olarak artabilir veya ton olarak azalabilir.
Allah sonumuzu hayreylesin demekle yetinecek miyiz yoksa tarım politikamızı gözden geçirecek miyiz? Ne yapabiliriz, ya başka ülkelerin kapısına gideceğiz veya tarım politikalarımızı değiştireceğiz. Bunu nasıl mı yapacağız? Öncelikle tarımı destekleyeceğiz, buğday üretim alanlarını artıracak, destekleri çoğaltacağız. Ardından da Toprak Mahsulleri Ofisi’nin buğday ekim alanlarının artırılması için girişimlerde bulunmasını sağlayacağız. Bunu yapacak olan da iktidar olacaktır. Üreticimizi desteklemek yerine ithalatı desteklersek bu işin sonu hiç de iyi değildir.
DELTA VE OTEL
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, Şubat ayı meclis toplantısında yaptığı açıklamada, Kızılırmak Deltası'nda konaklama ihtiyacı olduğunu söyleyerek, butik otel için yatırımcı aradıklarını açıkladı. Demir yatırımcı bulmaları konusunda meclis üyelerinden destek istedi.
Sayın Demir önce şehir içindeki yolları yap yaptığın ve yaptığından iki ay sonra bozulan asfaltları onar. Mimarsın ya nasıl yapıldığını proje hatası olup olmadığını anlarsın. Yapılan asfaltların üzerine yapılan yamalarla ne kadar mahallenin yollarının asfalt olabileceğini de hesaplamışsındır, bir de onu düşünsen ne kadar iyi olur. Çünkü Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bu planlamayı yapabilecek bilgiye ve teknik donanıma sahip bir kişisin, emrinde bunu yapacak insanları da çalıştırıyorsun. Önce şehir içi yolları, sonra mahalle olan köy yollarını yapıp daha sonra Delta’ya otel yapmayı planlasan olmaz mı? Sürekli bir şeyler söylüyorsun da ne hikmetse yaptığın işleri göremiyoruz.
GÜNÜN SÖZÜ
Herkes tarafından doğru kabul edilen şeyler büyük olasılıkla yanlıştır. (Paul Valery)