Amerikan emperyalizminin ileri karakolu olarak görev yapan İsrail, Filistin halkına uyguladığı devlet terörüyle nefretimizi bir kez daha kazandı.
Donald Trump ve Binyamin Netanyahu ikilisinin cehenneme çevirdikleri Ortadoğu kan gölüne döndü.
ABD’nin, Kudüs’ü, İsrail’in başkenti olarak kabul etmesiyle doruk noktasına ulaşan sorunun kaynağı yeni de değil üstelik.
Siyonist Yahudi’ler, ‘‘Arz-ı Mev’ud’’ olarak adlandırdıkları, Tevrat’ta yazılı olduğuna inanılan ‘Vaat edilmiş Topraklar’ idealine ulaşmaktan hiç vazgeçmediler.
Naziler tarafından soykırım görmüş bir millet olan Yahudi’lerin, ikinci dünya savaşından sonra Ortadoğu’ya, özellikle de Filistin toprakları üzerinde devlet kurmalarına, birçok ülke sıcak bakmıştı.
İsrail’i ilk tanıyan ülkelerden biri de Türkiye olmuştu.
İlk başlarda masum bir girişim olarak algılanan İsrail’in kuruluşu, Yahudiler’in genlerine işlemiş siyonizmin etkisiyle daha sonra vaat edilmiş topraklar idealine ulaşmak için yayılmacı politikalarını uygulamaya başladı.
İlk girişimin sonucunda da, 1967’deki Arap-İsrail savaşı patladı.
Amerikan’ın desteğini alan İsrail, Arap’ları yenilgiye uğratınca, bir anlamda Filistin halkı da kaderiyle baş başa kaldı.
Yaser Arafat’ın liderliğindeki FKÖ, yıllarca İsrail’e karşı tek başına savaştı.
Başta Arap’lar olmak üzere dünya, Filistin halkını kaderiyle baş başa bırakırken, 68 kuşağının solcu gençleri Filistin haklıyla dayanışmak ve onlarla birlikte İsrail’e karşı omuz omuza savaştılar.
1972’de darağacına gönderdiğimiz Deniz Gezmiş, Annesine ‘’Kuşadası’na tatile gideceğim’’ diyerek ayrıldığı evinden, FKÖ ile aynı saflarda savaşmak için Filistin’e giden birçok gençten birisidir.
Türk gençleri arasında şehit olan Mustafa Çelik, Türk solcularının Filistin’deki ilk şehididir ama İsrail donanmasından bir geminin bombaladığı Narh El Bared Kampında 8 Türk genci daha hayatını kaybetmişti.
Filistin halkı Gazze’de sıkıştırıldığı daracık alanda İsrail’in zulmü altında inliyor.
Dünya kamuoyunun baskısı sonucu bir ara hızını kesse de, İsrail, son yıllarda uyguladığı devlet terörünüm şiddetini arttırdı.
ABD’nin, kendisinin yanı sıra dünyanın başına bela ettiği Donald Trump’un, bütün semavi dinler için kutsal sayılan Kudüs’ü, İsrail’in Başkent’i olarak kabul etmesi, Ortadoğu’da zaten uzun süredir önü alınamayan çatışmaları yeniden alevlendirmiş oldu.
Kudüs, Allah’a inanan bütün insanlar için kutsal kabul edilir ama Peygamberimizin, göğe yükseldiği Mescid’i Aksa’nın bulunduğu yer olması nedeniyle, ilk kıblemizdir ve biz Müslümanlar için çok özeldir.
ABD’nin bir oldubittiyle aldığı kararın kabul edilmesi elbette mümkün değildir.
Filistin halkının o saçma karara direnmesi kadar da normal bir durum olamazdı.
Nitekim şehit vererek direniyor Filistinliler.
Bu yazının hazırlandığı sıralar Filistin halkının verdiği şehit sayısı 60’a yükselmişti.
Kudüs bir yandan ağlıyor.
Bir yandan o saçma karara şehitler vererek direniyor.
Dünya ise bu zulmü seyrediyor.
Utanmadan.