Yarın seçim var.
Belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri ile muhtarlarımızı seçeceğiz.
Bu bir yerel seçim yani.
Ve fakat.
Yaklaşık 3 aydır sahalarda olan belediye başkan adaylarının vaatlerine bakıldığında sanırsınız ülkemize yeni yöneticiler seçeceğiz.
Ki;
Çoğu, ''Atma kardeşim, din kardeşiyiz hepimiz'' dedirtecek türden. İçi boş ve yerine getirilemeyecek türden yani.
Misal;
İYİ Parti'nin Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İmren Nilay Tüfekçi'nin emeklilere iki bayram da bin 500 lira para vermek vaadi gibi.
Samsun Büyükşehir Belediyesinin 8 milyar liraya dayanan borcu nedeniyle, ülkemizdeki 30 Büyükşehir arasında, Kocaeli Büyükşehir Belediyesinden sonra en borçlu ikinci belediye olduğu biliniyor.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, artan borcuna rağmen daha bir ay kadar önce meclisten 1 milyar liralık daha borçlanma yetkisi aldı biliyorsunuz.
CHP Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cevat Öncü'nün önceki gün katıldığı televizyon kanallarındaki programlarda açıkladığına göre Samsun'da 200 bin dolayında emekli varmış, iki bayram üzerinden hesap yapacak olursak, 200 bin emekliye verilecek para yardımı için 1 milyar 200 milyon lira daha borçlanması gerekecek.
İYİ Parti Adayı ayrıca, yeni evlenen çiftlere de 25 bin lira tutarında nakdi destek vereceklerini vaatleri arasına almış.
Dün kısa bir araştırma yaptım.
Geçen yıl Samsun Samsun'da 9 bin 58 çift dünya evine girmiş.
İYİ Parti Adayı Tüfekçi'nin vaadine göre Samsun Büyükşehir Belediyesinin emeklilere vermeyi vaat ettiği 1 milyar 200 milyon liranın yanı sıra, 226 milyon 450 bin liraya daha ihtiyacı olacak.
Sadece iki vaadin gerçekleştirilebilmesi için toplamda 1 milyar 426 milyon 450 bin liraya, yuvarlak rakamla 1,5 milyar lira daha ihtiyacı olacağından, Tüfekçi’nin seçilmesi durumunda bu vaadini gerçekleştirmek adına 8 milyara dayanan belediyemizin borcu 10 milyar liraya yaklaşmış olacak.
Bu borcu Samsun halkı ödeyeceği için sadece biz değil, torunlarımızı da borçlandırmış olacağız yani.
Zamanın Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz tarafından ortaya atılan tersane projesi için 15 bin kişiye iş imkanı sağlanacağı vaat edilmiş, bunun için Samsun'dan 20 bin dolayında kişiden kimlik fotokopileri alınmıştı ki; Tuzla'daki yüze yakın tersanede bile sadece 6 bin 600dolayında kişinin çalıştırıldığı anlaşılınca, projenin balon olduğu anlaşılmış, 20 bin dolaydaki o kimlik fotokopileri de daha sonra sobada yakılmıştı.
Neyse, 2004 yılındaki o seçimler sonrasında CHP'nin adayı Muzaffer Önder'e, ''Gerçekleşebilir olduğuna inanmasalar bile bu türden vaatleri işitmek halkın hoşuna gidiyor. Siz, neden buna benzer bir vaatlerde bulunmuyorsunuz'' diye sorduğumda ''Ben halkımı boş vaatlerle kandırmam'' demişti.
Umur görmüş biriydi Rahmetli.
Bu saygıdeğer anlayışı nedeniyle belediye bütçesini zora sokmamak adına, seçim kaybetmeyi göze alarak, dönemin sendikacılarının şantajına da boyun eğmemişti.
Önder, seçimi kaybetmiş ama şehrin altyapısına yapılan yatırımlara rağmen Yusuf Ziya Yılmaz'a görevini devrederken, belediyenin kasında yüklü para bile bırakmıştı.
ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLİK
Bir yerel seçim yapacağız ama adayların seçim vaatlerini görüyorsunuz.
Adayların tamamına yakını, emekliler ve dar gelirli halka para verme vaadinde bulunuyor.
Hiç kimse, oy vereceği adayda, şehrinin imarıyla ilgili bir vaat ve proje aramıyor.
Beklenti bu zira
Günümüzde kendisine para vermeyi vaat eden adaylar için, ''Bana balık vermek yerine, keşke tutmayı öğretse'' diye düşünen birileri var mı acaba.
Hiç sanmam.
Zira yoksulluğa mahkum edilmiş ve bu nedenle de öğretilmiş çaresizlik içindeki halkın, gününü kurtarmaya çalışırken, torunlarına bırakacağı şehrin geleceğini düşünecek durumda olacağını sanmıyorum.
KİME OY VERMEYECEĞİM
Yarın sandık başına gideceğiz.
Ben de yaklaşık 45yıldır olduğu gibi yarın da yurttaşlık görevimi yapmak adına oyumu kullanacağım.
Benim de gönlümde bir aslan yatıyor elbette.
Yazımın başlığını ''Kime oy vereceğim'' şeklinde atmış olsam da, tarafsızlık ilkem nedeniyle kime oy vereceğimi yazmayacağım elbette ama kime oy vermeyeceğim konusunda ip uçları verebilirim sanırım.
Mesela, İlkadım ilçesinde yaşayan bir seçmen olarak aralarında aday yapılmadıkları için parti değiştiren 'Zübük’ler olduğu için meclis üyelikleri için boş oy kullanmaya karar vermekle birlikte, ilçe belediye başkanı seçiminde hangi adaya oy vereceğim konusunda ise henüz bir karar varamadım.
Ve fakat.
Büyükşehir seçimini önemli bulduğum için beş aday arasından birine oyumu vereceğim.
Oy verme konusunda kendimce belirlediğim kriterler de var elbette.
Mesela, adayın kim olduğuna dahi bakmaksınız, halkımı öğretilmiş çaresizliğe mahkum eden zihniyete de oy vermeyeceğim.
Bu konuda netim.
Doğrudan o konuda dahli bulunmayan bir partinin adayı olsa da, öğretilmiş çaresizliğimizi kullanıp, ''Sana para vereceğim'' diyen adaya da oy vermeyeceğim.
Oy vereceğim adayın önceliği şehrin imarı olmalı zira.
Mesela kim, şehrimin her yıl birkaç kez yaşamak zorunda kaldığı sel felaketinden koruyacağını söylüyor.
Hangi aday, şehrimin önünü açmaktan söz ediyor.
Mesela vaatleri arasında bu şehirdeki gençlerin, kadınların istihdamına dönük çözümleri kim ileri sürüyorsa oy verirken, ona göre bir değerlendirme yapacağım.
Bir deprem ülkesiyiz ve şehrimizde en aktif faylardan biri olan Kuzey Anadolu Fayı’nın tam üstünde kurumuşken, kim şehrimi depreme dayanıklı bir şehir yapmayı vaat ediyorsa ona oy vereceğim, bu konuda bir şey söylemeyene oy vermeyeceğim.
Kim bana Atatürk'ün şehrine yakışır, 19 Mayıs Şehri Samsun'u vaat ediyorsa oyumu ona verirken, bu konuda sözü ve projesi olmayan adaya oy vermeyeceğim.
Bu mudur?
Budur!