Üniversitede yaşım itibariyle sınıfın en küçüğü bendim.
Yaşça büyük olan arkadaşlarımız, ağabeylerimiz vardı.
Birçoğu kamuda hem çalışıp hem de okuyorlardı.
Geçenlerde sınıf arkadaşım olan Ağabeylerimden birisinin ziyaretine gittim.
Laf lafı açtı…
Çoluk-çocuk, memleket meseleleri derken bana bir olayı anlattı;
Kızı sağlık sektöründe…
Doğuda bir ilde görev yapıyor.
Adli tıp ta görevli…
Adli tıbba, adli bir ölümlü olaydan dolayı incelenmek üzere bir şahsın cesedi getirilmiş…
İnceleme sırasında devletin savcısı orada…
Bir ara içeri başka biri girmiş…
Devletin savcısı sessizce yan odaya geçmiş…
Yeni gelen şahıs sorular sormaya başlayınca,
Yanındaki şahsa “bu kim?” diye sormuş…
Şahıs; “bu bizim gerçek savcımız, KCK nın savcısı demiş”…
***
Doğu, Güneydoğu’da ki birçok bölgedeki son durumumuz budur Efendiler…
Savcıları, Hakimleri, Polisleri, Kaymakamları var artık…
Köylerden ilçelerden “bize asker lazım(!)” diyerek gencecik çocukları dağa çıkarıyorlar…
Aileler yas tutuyor!..
Analar ağlıyor!..
Vatandaşlar haykırıyor; “analar ağlamasın” diye…
Bu eğitim öğretim yılında okulları da oldu…
Sıra neye geldi?
Devletin bakanlıklarına paralel bakanlık kurmaya mı?
KCK nın Doğu, Güneydoğu’da “paralel bir devlet oluşumu(!)”na inanmayanlar,
Lütfen bu “kan uykusu”ndan uyanın artık…
***
Genç bir Kaymakam kardeşim ile konuştum geçenlerde…
O bölgelerde Kaymakamlık yaptı, halen yapıyor…
Bana anlattıkları ilginçti;
“Buralar, memleketin bu kısmı, PKK/KCK için kazanılmış, bizler için kaybedilmiş bölgeler”…
“Bunu burada görev yapan herkes biliyor”
“Yanlışı görüyoruz, söylüyoruz, tedbir alıyoruz! Gel gelelim Vali çağırıp bize fırça atıyor”
“Memleketi siz mi düzelteceksiniz? diyor…”
***
Şimdi sizlere soruyorum?
“Bu memleketi kim düzeltecek?..”