Seçimler yaklaşıyor.
Türkiye Yüzyılı, yeni Cumhurbaşkanı ve yeni bir iktidarla mı başlayacak?
Bu sorunun cevabını Mayıs ayında yapılması beklenen seçimlerde öğreneceğiz.
Ülkemiz resmen olmasa da, fiili durum olarak seçim sathı mailine girmiş bulunuyor.
Ve fakat.
Yaklaşık 6 aydan bu yana bir adaylık tartışmasıdır sürüp gidiyor.
Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir televizyon programında ''Hazır mısınız?'' şeklindeki soruya, ''Ben hazırım'' diye cevabı, gündemin birinci maddesi oldu.
Ülkenin en çok konuşulan konusu Kılıçdaroğlu'nun ''Aday olmak istiyor'' şeklinde yoruma neden olan ''Ben hazırım'' şeklindeki cevabı oldu ama aynı zamanda bu cevap, en çok tartışılan konu haline de geldi.
Bu arada gerek Kılıçdaroğlu ve gerekse Millet İttifakı'nı oluşturan partilerin liderleri, ''Adayı, altılı masa belirleyecek'' deseler de, kimin aday olacağı konusunda net bir görüş ortaya çıkmış değil henüz.
Kılıçdaroğlu,net görünüyor ancak, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal'ın dışında Millet İttifakı'nın bileşenlerinden başta İYİ Parti lideri Meral Akşener ve diğerlerinin kafaları karışık sanki.
Akşener'in özellikle ''Kazanacak adayla çıkmalıyız'' şeklindeki çıkışı ''Ben hazırım'' diyen Kılıçdaroğlu'nun adaylık isteğini engelleme girişimi olarak yorumlandı.
Şimdi ben de buradan soruyorum?
Kılıçdaroğlu aday olmalı mı?
Bu yazının amacı yorum yapmak olduğuna göre, bu soruya ilk cevabı ben vereyim.
Şartları uygun olan her Türk vatandaşının Cumhurbaşkanı adayı olabileceği gibi Kılıçdaroğlu da aday olabilmelidir elbette.
Teknik bir yanıt oldu biliyorum.
Teknik konudan sıyrılarak söyleyeyim o vakit.
Elbette aday olmalı.
Kazanır mı bilmem ama kazanırsa bu kadim Anadolu topraklarında çok şeyi değiştirir.
Kılıçdarığlu'nun kazanması 500 yıllık anlayışın değişmesi demek olur.
Tarihte bir Türk Devleti olarak kurulmuş olan Safevi Devleti de, Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alır belki, kim bilir..!
40 yıl öncesine kadar zencilerin beyazlarla aynı otobüse binemediği ABD'de, bir zenci Başkan seçildiyse, ülkemde Cumhurbaşkanı seçilecek biri üzerinden inanç eksenli tartışma açılmamalıdır.
Şu sıralar futbol maçları öncesinde, futbolcuların diz çökerek ırkçılığa karşı protesto eylemlerine tanık olduğumuz İngiltere, milli takımına ilk zenci oyuncu 1979'da kabul edildi ancak.
Dünya değişiyor.
Yeni yüzyılında ülkemde de bazı çarpık anlayışlar değişebilir diye düşünüyorum.
Ülkemde çok şeyin değişebilme umudumu sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçilmesine bağlamıyorum elbette ama bunun çok şeyi değiştirebilecek bir başlangıç olacağına inanıyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adalığına karşı çıkanların öne sürdüğü gerekçe, Kılıçdaroğlu'nun inancıi üzerinden yapılıyor olsa da, ben aslında asıl gerekçenin, bir solcunun seçilme ihtimaline karşı bir tavır olduğunu düşünüyorum.
Sosyal demokratları solcu olarak görmeyenler de var.
Rahmetli İnönü'nün tanımladığı gibi ''Ortanın solu'' diyelim bizde.
Ülkemdeki sağ tandanslı seçmen ki bunların oranı yüzde 70 civarındadır.
Cumhurbaşkanı'nın da, Başbakan'ın da sağ partilerden birine mensup olmasını isterler.
''Kılıçdaroğlu seçilirse, çok şey değişir'' demekteki muradım da, bu anlayışın değişmesini dilemektir daha çok aslında.
73'de CHP-MHP, 91'de DYP-SHP koalisyonu, şimdi de 'Altılı Masa' bileşenlerinin siyasal renkleri, bu anlayışı yıkmaya dönük belki ama seçmen bazında bu anlayış kırılamadı henüz.
Başta Meral Akşener olmak üzere altılı masayı oluşturan parti liderlerinin kafasındaki endişe de bu olmalı.