limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Kent Mülkiyeti Kanunu!
Yazarlar // 6 Haziran 2020 Cumartesi 23:08

Cevdet MAMATOĞLU

Tabi ki Türk hukuk sisteminde böyle bir kanun yok... Kat Mülkiyeti Kanunu ile aynı site veya apartman için de yaşayan insanların, birbirlerine karşı hukukları, ortak yaşam alanları ile ilgili yasal zorunlulukları gibi, yasa maddeleri ile ortak yaşam alanlarında düzenleme getirilmiştir.

Maalesef kentlerde, imar kanunları bile çarpık kentleşmenin önüne geçememiştir... Belediyeler seçimle işbaşına geldikleri için vatandaşın kaçak inşaatına oy kaygısı ile göz yummuştur. İmar planları maalesef yine siyasi olarak sürekli değişikliğe uğratılmıştır. Böyle olunca da imar uygulamalarında olması gereken kriterler yok edilmiş, kentler taş yığınına çevrildiği gibi plandaki yola göre uygun olmayan kat yükseklikleri ile de kentler yaşanır olmaktan çıkarılmış, boğucu karanlık şehirler oluşturulmuştur.

O yüzden Meclisteki milletvekillerine önerim; 'kent mülkiyeti kanunu' çıkartılarak, gerektiğinde o kentte yaşayan tek bir duyarlı vatandaşın dava açması ile kent kültürüne imarına aykırı, kişiye özel, yanlış işlerin önüne geçilebilir.

Bu kanun ; uzmanları tarafından geçmişte kent aleyhine olan tüm işler de neleri yapamadık sorusunun yanıtı ile hazırlanmalıdır. Dolambaçlı yollar ile imar değişikliklerinin önüne geçilmelidir. Kentlerin, olmazsa olmazı bina yüksekliklerine uygun yollar ve yeşil alanlardır. Kentin imar sahasını büyütüp kent dışındaki ormanı yeşil alana katıp, imar da olması gereken yeşil alan sağlanmış gibi sonra kentin merkezindeki yeşil alanı imara açmak gibi durumların önüne geçecek yasalar ilk aklıma gelen..

Yine kentin sınırları belirli bir yaşam alanında daha imar yaparken yeşil alan oranı % 25 gibi yüksek bir standart oran olmasının yasa ile sağlanması... Önceki bir yazımda bahsettiğim; yerin altı nasıl kamunun malı oluyorsa, belirli kat yüksekliğinden sonra yapılacak binalara, yer sahibi olarak ortak olmalıdır. Bu da bu kanunun içinde değerlendirilebilir. Yeni imar olacak olacak yerlerde sosyal devlet anlayışına uygun olarak oluşacak rantın, uygun bir oranda kamuya aktarımı sağlanarak, kişilerin sadece arazi sahibi olması sebebiyle emeksiz anormal zenginleşmesi önlenir. Oluşacak rantın bir kısmının kamuya aktarılarak: kamu; yapacağı yatırımlar la, bunu halka yansıtabilir .Böylece kamunun; sosyal devlet tavrı daha da etkinleşmiş olarak, halk tarafından hissedilecek ve halkın devletine güveni artacaktır.

Böyle bir kanun ile aynı zamanda, kentler önceden yaşanabilir olarak planlanacağı ve imar değişiklikleri olmayacağı için, yüzyıl sonra Avrupa’da olduğu gibi sadece resterasyon çalışması yapılabilen eski kentlerimizi, geçmişimizi koruyabileceğiz. Mimarlık mesleği de bu vesile ile ülkemizde çok gelişecek.. İsmi dünya da duyulacak çok mimarımız olacaktır. Yaşanabilir kentler de gençlerimiz, çocuklarımız, yaşlılarımız daha mutlu olacaklar, geleceğe ümit ile bakacaklar, ülkelerini ve memleketlerini daha çok seveceklerdir…

En önemlisi de böyle kentler en huzurlu kentler olacaktır.