AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tek ve beklendiği gibi yeniden AK Parti Genel Başkanı seçildi.
Kongrede MKYK listesine 39 yeni isim listeye girmiş.
Listedeki yeni isimlerin bazıları, devşirme vekillerden oluşuyor.
Kürşat Zorlu ve Ünal Kahraman İYİ Parti'den transfer edilirken, CHP'li seçmenlerin oyu ile Gelecek Pati'den Antalya Milletvekili seçilen Serap Yazıcı Özbudun'a rozetleri Erdoğan tarafından takıldı.
Milletvekillerinin parti değiştirmesine 1977 sonrasındaki Güneş Motel vakasından bu yana karşıyım.
Hele bir de 90’lı yıllardaki 'Fırıldak Kubi' vakası var ki; mide bulandırır türdendi, o nedenle bu konuya hiç girmeyeceğim.
Ve fakat.
MKYK'da yer almalarına rağmen MYK'da, yani AK Parti'nin yönetiminde, bir başka deyişle de Erdoğan'ın ekibinde olmayacakları anlaşılan Samsun Milletvekilleri Çiğdem Karaaslan ve Yusuf Ziya Yılmaz değinmek isterim.
AK Parti kongresi, iktidar partisi olması nedeniyle zaten bütün ülkeyi ilgilendirir ama Karaaslan ve Yılmaz'ın pozisyonlarını kaybetme durumu ise Samsun halkını özel olarak ilgilendirir.
Orhan Kırcalı ve Ersan Aksu'nun listelerde yer almasını zaten beklemiyordum.
Her iki ismin, AK Parti'de etkili isimler olmadıklarını bildiğim için yönetim kadrolarında yer alacaklarını da zaten hiç düşünmemiştim.
AK Parti Samsun Milletvekilleri arasında, iktidar kavgası olduğu sır değildi.
Parti içindeki bu güç savaşı, 31 Mart seçimleri sırasındaki adayların belirlenmesi sırasında da yaşanmıştı ama parti içi çekişme ve güç gösterisi, Prof.Dr. Fatma Aydın'ın OMÜ Rektörü olarak atanması sürecinde zirve yapmıştı.
Ki;
AK Parti içinde OMÜ'nün ilk kadın rektörü Fatma Aydın'ın bu göreve atanmasını içine sindiremeyenler olduğu da bir sır değil artık.
''Birlik olmayınca dirlik olmaz'' denir ya.
Fuat Köktaş'tan sonra AK Parti Samsun teşkilatında birlik ve bütünlük bir türlü sağlanamadı.
31 Mart seçim sonuçlarını değerlendirirken, AK Parti'yi de kaybedenler arasında görmüş, ''AK Parti'ye bir Fuat Köktaş gerekli'' şeklinde tespitte bulunmuştum.
Hala aynı düşüncedeyim.
Karaaslan ve Yılmaz bugün yönetim kadrolarında olmayacaksa, bunun sebebi, Samsun teşkilatında bitip tükenmeyen gücü elinde tutma mücadelesidir ve yaşanan durum da bunun bir sonucudur.
Samsun teşkilatında herkes kaybetmiştir ama umarım ve dilerim kavganın bedelini Samsun halkı ödemez.
KARA SAPLANDIK
Son yılların en yoğun kar yağışı ile karşılaştık.
İstanbul'da yaşayan oğlum Doğuşcan, ''Ne kadar şanslısın, kar bütün mikropları yok etti, temizlendiniz'' dese de, yoğun kar yağışı bir taraftan günlük yaşamımızı da olumsuz etkiledi.
90'ındaki babamın, ''Kış olmadan, yaz olmaz'' sözünü de bilir ve özellikle kar yağışının, yaz aylarında sebze ve meyve bolluğu yaratacak olmasının yanı sıra, su sıkıntısı yaşamayacak olmamız nedeniyle kar yağışını Allah'ın bir nimeti olarak görürüm.
Ve fakat.
Şehir büyüyor, haliyle sorunlarda beraberinde büyüyor.
Yoğun kar yağışı nedeniyle Samsun genelinde 67 köy yolu kapanmış.
Şehir merkezlerinde de durum pek parlak değildi.
Canik Belediyesi dışında Büyükşehir Belediyesi dahil olmak üzere birçok belediye karla mücadelede sınıfta kalmıştır.
İlkadım'da yaşayan biri olarak karla mücadelede başarısız olan belediyelerden biri olarak İlkadım Belediyesini kötü örneklerden biri olarak rahatlıkla gösterebilirim.
Kar yağışının yoğun olarak geleceği bilinmeyen bir durum da değildi.
Meteoroloji, günler öncesinden uyarılarda bulunmuştu.
Buna rağmen, Samsun'da belediyelerin yine hazırlıksız yakalanmasını bir türlü anlayamıyorum.
Sahil kenti Samsun’da yağmur suları denize akıtılamaz.
En hafif yağmur da su taşkını sele dönüşür can ve mal kayıpları yaşanır.
Kar yağar, yollar kapanır hayat felce uğrar.
Olan da Samsun halkına olur.
Bunları yaşamak zorunda değiliz oysa.
Biraz dikkat ve özen istiyoruz.
Bu kadar basit aslında!..