Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
- Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
- On yılda... demiş kavak.
- On yılda mı?... diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
- Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak.
- Doğru!... demiş ağaç. ''Doğru!...''
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak, önce üşümeye başlamış sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
Sormuş endişeyle kavağa:
- Neler oluyor bana ağaç?
- Ölüyorsun...demiş, kavak.
- Niçin?.. diyerek devam ettirmiş sorusunu,
Kavak:
- Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için...”
Kavak ile kabak hikâyesini her okuduğumda meslekteki yıllarım gelir aklıma.
Kendimi hep hikayedeki kavak ağacına benzetirim.
Günü geldiğinde kesileceğimi bile bile hem de.
Kabağı da kime benzettiğimi merak ediyorsunuz değil mi?
Meslekte kendisini çok çabuk büyümüş görenleri hal ve hareketlerinden sanırım sizler de görüyorsunuzdur.
O kadar çoklar ki bu şehirde…
TEKİN: AK PARTİ’YE GİRMEM
Tekkeköy Belediye Başkanı Hayati Tekin kendisinin AK Parti’ye yakıştırılması üzerine bir açıklama yaptı. Tekin “Asla AK Parti’ye girmem” dedi.
İnsanlara yaklaşımını parti gözetmeden yaptığına dikkat çeken Tekin bakın neler dedi:
“Yapılan bir kamuoyu yoklaması var ve bu yoklamayı ben yaptırmadım.
Hangi partinin yaptırdığını ise söylemeyeceğim.
Bu kamuoyu yoklamasında “Hayati Tekin’den memnun musunuz?” sorusuna yüzde 78 “memnunuz” cevabı alınmış.
Tekin “bana Ak Parti’ye geçecek misin? diye soruyorlar. Ben oyları sadece kendi partimden almadım. Diğer partilere oy verenler de bana oy verdiler. Seçmene parti gözetmeksizin kucağımı açtığım için memnun olanların sayısı bu kadar yüksek.” Diye konuşuyor.
Ve devam ediyor:
2019 yılına kadar Tekkeköylülerin hizmetinde olduğunu dile getiriyor.
Bu açıklamayı da “Büyükşehir Belediye Başkanlığı için partisinden aday olup olmayacağı” sorusunun sorulması üzerine yapıyor.
Aklıma “Bütünşehir belediye başkanı olmak aynı zamanda Tekkeköy’e hizmet etmek anlamı ta taşıyor” diye geliyor.
Soruyorum…
Anlamazlıktan geliyor.
Ancak Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olma konusunda kapıyı kapatmıyor ve açık bırakıyor…
- Baba, okulda ders verdiler, "Politika nedir", anlatmamız lazım. Nedir politika?
Baba oğlunun yaşına uygun bir formül bulur:
- Bak yavrum, şimdi su kelimeleri iyice aklında tut... Ben ücretli çalışıyorum, buna kapitalizm diyoruz.
- Parayı nasıl harcayacağımıza annen karar veriyor, ona hükümet de.
- Hepimiz aslında senin için çabalıyoruz, sen halksın.
- Bebek kardeşine bakan dadın işçi sınıfı.
- Kardeşini de gelecek diye duşun.
Simdi bunları böyle ezberle, yârin kahvaltıda sana politikayı anlatırım.
Temel bunları ezberler, aksam olur, herkes yatar. Gece bizimki, kardeşi küçük bebeğin ağlamasıyla uyanır.
Gider bebeğin odasına, bebek altını kirletilmiş ağlamaktadır.
Annesinin odasına girer, annesi derin bir uyku çekmektedir, uyanmaz.
Dadının odasına gider, bir bakar ki, babası dadısıyla ayni yatakta, "Bebek ağlıyor" demesine hiç aldırış eden bir halleri yok.
Bizimkisi gerisin geriye döner, yatar...
Ertesi sabah kahvaltıda babasına, "Baba ben politika neymiş anladım" der.
Babası "Neymiş söyle bakalım" diye sorunca anlatır:
Kula Bela Gelmez..Hak Yazmadıkça. Hak Bela Yazmaz. Kul Azmadıkça...