Karşılıksız çekte bölge şampiyonu olmuşuz.
Bu günleri de gördük çok şükür.
Oysa Samsun esnafı bir zamanlar Türkiye’nin en itibarlı esnafı olarak bilinirdi.
Bu nedenle toptan alış verişin merkeziydi Samsun.
Amasya burnumuzun dibi sayıldığı için onları saymaya bile gerek yok ama Çorum’un küçük esnafı malını Samsun’daki toptancıdan alırdı.
Ordulu da öyle.
Keza Sinop’un küçük esnafı da alış veriş için Samsun’a gelirdi.
Komşu iller böyleyken ilçelerimizdeki esnafların Samsun’dan alışveriş yapmaları zaten yadırganamaz.
Büyük toptancı mağazalarımız vardı bizim.
Ki;
Çocukluğumda birinde benim de çalışmışlığım var.
Rahmetli Mahmut Sarı’nın merkez içindeki o beş katlı binasında, katlar arasında kumaş taşımışlığım var.
Yaptığım iş bir tür hamallıktı aslında.
Köyden kente göçmezden evvel, tütün tarlalarında fideci görevi yaptım.
Ailemiz geçimini tütün tarımdan kazanırdı zira.
Tütün tarlaları bir nevi aile işletmesiydi ama bu güne kadar kazandığım paranın tamamında alın teri var yani onu söylemek istiyorum.
Neyse mevzu bu değil.
Bu toptancılar itibarlı insanlardı.
Çoğu Sultanhamamı esnafından oluşan tekstilcilerden ve gıda üretimi yapan fabrikalardan kamyonlar dolusu malı Samsun’a getirirlerdi.
Gerek tekstil ürünü ve gerekse gıda maddeleri, bizim toptancı esnafımız aracılığı ile bölgeye dağıtılırdı.
Bizim toptancımız İstanbul’daki fabrikatöre, ya da Sultanhamamı esnafına ‘’Bana bir kamyon mal gönder’’ dediğinde, bunun ne kadar para ettiğine dair bir konu sorgu sual edilmezdi.
Fabrikatör de, Sultanhamamı esnafı da bilirdi ki, o mal Samsun’a gidip satıldığında mutlaka bedeli ödenirdi.
Bizim esnafın başka bir işadamına kazık atmışlığı olmazdı.
Geçmişte böyle bir duruma rastlanmamıştı.
Her şey bozulduğu gibi iş ahlakımız da bozudu maalesef.
Dün gazetenin ekonomi sayfasında ‘’Karşılıksız çekte bölge şampiyonuyuz’’ başlıklı haberi görünce yüreğim burkuldu.
Üzüldüm.
‘’Neden bu duruma geldik’’ diye kendime sordum.
Balık baştan kokarmış.
El değiştiren vatandaşın tarlası üzerinde yükselen Gökdelen Kulelerde servet sahibi olan belediye yöneticilerini kınamak yerine ‘’Helal olsun adamlara’’ dediğimiz sürece, ahlaki erozyonun süreceği de muhakkak.
Bu şehirde birileri makam ve mevkilerinin avantajını kullanarak servet sahibi oluyor, birileri de çekini senedini ödeyemeyerek hızla batıyor.
Derdine yan samsun.
Daha ne diyeyim.