Yazarlar // 28 Ekim 2013 Pazartesi 00:00
İsmail BAŞARAN
Ordu Kanal 52 televizyonunda, Soner Cabbar’ın hazırlayıp sunduğu “Samsun Konuşuyor” programında konuktu. Bendeniz ve Mehmet Aksoy da soruları soruyorduk.
Müftü Bey’in konuk olmasının nedeni yine bu “Sandalyede kılınan namaz kabul olunmaz” muhabbetiydi.
Kestirip atınca “Siz Allah’mısınız ki benim kıldığım namazın kabul olup olmayacağına karar veriyorsunuz” şeklindeki çıkışım karşısında donup kalmıştı.
Kızarıp bozardığını hatırlıyorum.
Neymiş efendim, camiye sıra halinde sandalyeler konulduğunda bunlar sıraya dönermiş de sıralar kilisede varmiş da…
Bir soru daha sormuştum kendisine. Unutanlar için hatırlatayım:
“Saygıdeğer Hocam, ben Müslüman olarak bir ibadethane olan Kilisede namaz kılabilir miyim?”
Cevabı “Evet” olmuştu.
Devam etmiştim sormaya:
“Bende bel fıtığı hastalığı olsa ve de namazımı sandalyede kılmaya kalksam kabul olunmaz mı? Yıllarca otobüslerde yolculuk sırasında ‘Göz ucuyla’ Müslümanların kıldığı namaz sizce kabul olmadı mı?”
Bu sorulara Samsun Müftüsü yayında “kerhen” evet cevabını vermişti.
Peki yayından sonra ne olmuştu, Müftü Bey için “haddini aşma sen Allah’ın işine karışma” diye uyarılmış mıydı veya hakkında soruşturma açılmış mıydı?
Böyle bir duyumum olmadı.
Yani Müftü Bey söylediğiyle kaldı.
Söylediğiyle kalınca da bu şekilde çıkışlarda bulunmaya devam etti.
Samsun Müftüsü’nün bu konuşmaları yetmedi, İlkadım Müftüsü de sandalyede namaz kıolınılamayacağı, kılınan namazın kabul edilmeyeceği hakkında Cuma hutbesinde fetva vermeye kaltı.
Kimse soru sormayınca da Müftü Bey yaptıkları ve söyolediklerinin doğru olduğuna kanaat getirmiş olmalı ki ne edip etti, Basın mensuplarına salladı.
Hem de bu ilin en yüksek makamında oturan Vali Hüseyin Aksoy’un huzurunda.
Vali Bey “Benim bulunduğum yerde sen nasıl böyle konuşursun işine bak” deme cesaretini orada gösterememiş olmalı ki konuşma sonunda bazıları tarafından da Müftü Bey alkışlandı.
Aradan biraz zaman da geçti, bekledim.
Samsun Valisi ne yapacak diye bekledim…
Eğer vali emrindeki Müftü’ye bir söz söyleyemiyor ve hakkında işlem yapamıyorsa korkulan olmuştur.
Yani Türkiye “Din Devleti Olma Yolunda” büyük adımlar atmıştır.
Namazımın kabul edilip edilmeyeceği hakkında fetva veren Müftü Bey’e sorabilir miyim:
“Allah sonumuzu hayır eyleye” diye dua etsem, acaba Allah tarafından dualarımız kabul ediğlir mi?
Bir fetva da bu konuda verseniz…
GENÇ VE KİTABI
Arkadaşlar sıkıştırıp duruyoır:
Sen de kitaplı gazeteciler safına geçsene.
Nasıl yapacağım bunu?
Kitap yazarak…
Yani kitap yazmayan gazeteci “Kitaplı” sınıfına geçmeyip “Kitapsız” sınıfında mı kalıyor?
Böyle bakarsanız işe, Canik Belediye Başkanı Osman Genç “Kitapsız” sınıfına girmiş ve “Kitaplı” başkan olmuştur.
Kitap deyip de geçmeyin, “Tarih boyunca Karadeniz Ticareti ve Canik” isimli kitapın oluşumunda büyük emeği var.
Bu kitap Samsun’un geçmişini anlatıyor. Samsun’un nereden geldiğini ve nereye doğru gitmesi gerektiğini de.
Osman Genç kitap için tanıtımlar yaptı. İlçe ilçe dolaştı ve tanıtımın sonuna geldi.
Bu akşam AKM’deki galayla tanıtım tamamlanıyor…
Geçenlerde konuştum kendisiyle.
Samsun’un geleceğinin anutulmaması gerektiğini anlattı.
Osman Genç bunları söyleyince Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın “Samsun’u yeniden formatlıyoruz” şeklindeki söylemi geldi.
Formatlamanın “eskileri silmek ve yeni bir sayfa açmak” olduğu anlamına geldiğini hatırladım.
Sonra da Osman Genç’in “Geçmiş unutmamak gerektiği” söylemlerine takıldım.
Merakım bir o kadar arttı bu sırada…
“Samsun’un geleceği bu kez de ilin geçmişini formatlayan zihniyete mi yoksa köklerine sahip çıkan düşünceye mi teslim edilecek?”
GÜNÜN FIKRASI
Temel'e sormuşlar:
— Güzel mi olmak istersin yoksa aptal mı?
Temel: “ Aptal olmak isterum” demiş.
—“Neden” demişler.
Temel cevap vermiş:
— Güzelluk geçicidur.
GÜNÜN SÖZÜ
Gerçeğe ancak tek yoldan gidilir, ama ondan uzaklaştıran binlerce yol vardır. La Bruyere
DUVAR YAZISI
Bu günün emekten tasarruf sağlayan en büyük icadı yarındır.