limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Karadeniz’de Gözü Olanın…
Yazarlar // 25 Haziran 2015 Perşembe 00:00

Ragıp GÖKER

Tekkeköy’den sonra Terme’ye de musallat olduya şu Termik Santralciler.
Terme halkından bazıları, belayı def etmek için o gün bugündür uğraşıyor.
Başta Terme Belediye Başkanı Şenol Kul olmak üzere TERÇEP ve bazı gönüllüler “Terme zehirlenmesin” diye adeta savaş veriyor.
Bu gönüllüler arasında bir köşesinde yazmaktan onur duyduğum Hedef HALK’ta var.
En başından bu yana bu konudaki haberlerini manşetine taşıyor.
Yarın Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığında firmanın ÇED başvurusu görüşülecek.
Şenol Kul zaten orada olacak.
TERÇEP’liler ve bir gurup Termeli de Çevre Bakanlığı önünde toplanacak.
CHP Samsun İlçe Başkanı Arzu Sabuncu da onlara destek olmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önünde olacağını söylüyor.
Bununla da yetinmiyor Sabuncu.
TERÇEP ve Termeliler Derneği ile birlikte aynı anda dün bir imza kampanyası başlatan Sabuncu, topladığı imzalı dilekçeleri toplantı öncesi bakanlık binası önünde Şenol Kul’a teslim edeceğini bildiriyor.
Kampanyaya kendisini ‘Direnen Kadın’ olarak tanıdığımız Melike Özman’da bireysel katkı veriyor.
Melike Hanım, baştan beri bu santrale de karşı çıkıyor ve TERÇEP’le birlikte hareket ediyor ama kişisel çabasıyla da elinden geleni yapıyor.
Ben Termeliler Derneğinin çiftlik caddesi üzerinde kurduğu standa imza vermiştim ama Melike Hanım, imzalamamız için benimle birlikte çok sayıda kişinin e mail adresine o dilekçe metnini göndermiş.
Duyarlılığı için teşekkür ederiz.
Keşke Samsun halkı da aynı duyarlılıkta olsa.
Çiftlik’te kampanyaya imza attıktan sonra bir süreliğine durumu izledim.
İnsanlar bakıp geçiyor.
“Ne oluyor burada” diye merak edip sormuyorlar bile.
Daha sonra da CHP İlkadım İlçe Başkanlığının Konak Sineması önündeki standındaki durumu merak ettim ve oraya gittim.
Vatandaşın biri imza atanları ayıplıyordu. “Bunlar de her şeye karşı, üçüncü köprüye bile istemiyorlar” diye protesto ediyordu.
Terme’ye yaptırılacak termik santralle, üçüncü köprü arasında ne gibi bağlantı kurdu anlayamadım ama o arkadaş, üçüncü köprünün ve bağlantı yollarının, trafiği rahatlatmaktan daha çok köprü çevresinde inşaat firmalarına yeni rant alanları oluşturmak için yapıldığını da bilmiyor olmalı.
Marmaray örneği bile aklına gelmiyor ve kendine “Neden tüp geçit yapmayıp, köprü yapıyorlar” diye soramıyor.
Her neyse mevzu bu değil.
Konumuz, duyarsızlığımız.
Birileri Karadeniz’in yeşiline ve mavisine göz dikmiş.
“Karadeniz’de gözü olanın gözünü seveyim” diyemiyorum, ama ne demem gerekir, onu da bilemedim.
Endemik türler yetişir fırtına vadisinde, burada yani hiç olmayacak bir yerde HES (Hidro Elektrik Santrali) yapmak istedi birileri.
(Endemik türler, yeryüzünün yalnızca belirli bölgelerinde yayılış gösteren yerel ve ender yaşam alanı belirli bir bölge ile sınırlı canlılardır)
Karadeniz halkı o HES’i yaptırmadı biliyorsunuz.
Ama minareyi çalan kılıfını hazırlıyor ya.
Halk yaptırmadı da ne oldu.
Firma yine kazandı. Devlet hazineden tazminat ödemek durumunda kaldı.
Yani kaybeden yine biz olduk.
Şimdi de ‘Yeşil Yol’ adı altında Karadeniz’deki akciğerlerimiz yok ediliyor.
Ali Orhan, Fırtına Vadisi üzerinde Çamlıhemşin’e bağlı Çinçiva (Şenyuva) köyündendir.
Ali, Antalya Gazetesindeki dünkü yazısında, fırtına vadisinin kurtarılması sırasındaki direnişe atıfta bulunarak “Sert bir yörenin çocuğuyum” demiş.
“Sert adamlarız” demiş bir anlamda.
Ama Ali Orhan sertliğimizin geçmişte kaldığını unutmuş.
Karadeniz’in güzelliklerini yok etmeyi göze almış birileri “Adın Mülayim, sert olsan ne yazar” diyor.
Direnen bir gurup insana haksızlık etmek istemem ama:
Biz buyuz aslında.