Üçüncü golü attıktan sonra bizim tribünden bir arkadaş, "Bu Rize mi Şampiyonluğa oynuyor" derken, bir arkadaşım da "Bu Rize takımı lig'de kafaya
oynuyorsa, bizim takıma ayıp oluyor" dedi.
Maça gelirken Rize takımının topu gol bölgelerine çabuk taşıyan oyunculardan kurulu olduğunu, ancak kolay gol yiyen bir takım olduğunu düşünüyüyordum.
Da!
İtirafımdır.
Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim.
Devre arasında yaklaşık sekiz milyon lira harcamış bu Rize takımı.
Bu durumda bizim kulübün transfer politikasına bir alkış göndermek gerektiğinin altını çizmek isterim.
Golü çok erken bulduk. Bir kaleci hatasıydı. Rize takımı toparlanamadan kalecinin hatasından ikinci gol gelince, Rize takımı çok adamla üzerimize geldi ama "Etkili oldular mı?" diye sorarsanız, bir iki pozisyonda kalemizi yokladılar ama kalecimiz gole izin vermedi.
Üçüncü gol gelmeden önce sahada mazara şöyleydi:
Rize çok adamla geliyor, bizim dörtlü savunmamız hiç bozulmuyor. Orta alanda büyük bir boşluk oluşuyordu. Tam kontra atak düzenine uygun bir oyundu. Musa Sinan'ın maçıydı yani. Golde öyle oldu zaten. Musa sinan Yılmazer, Bütünüyle bizim sahaya gelmiş Rize takımı kendi alanını boşaltınca bu
hızlı adamımız da golü yapmakta fazla zorlanmadı. Golden sonra da pozisyonlar buldu Musa Sinan Yılmazer ama daha fazla olmadı Dördüncü gol ise pastanın üstüne çilekti.
Ve fakat
Bu golü Dimitrov attı ama golü hazırlayan Abdülkadir'e "Aferin" notunu gönderelim.
Bir övgü de Besim Durmuş için. Durmuş, Rize takımını iyi analiz etmiş. İknci yarıya Erdem Şen'i oyuna sürmesi akılcı bir hamleydi. Erdem'in oyunda olduğu ikinci yarı boyunca takımımız çok rahattı. Çok da gol pozisyonu bulduk.