Türkiye, secim kulvarına girdi. Bunu İktidar alenen dillendiriyor. Çünkü muhalefeti ensesinden vurmak niyetindeler. Yerel Yönetim Seçimleri yaklaşıyor. Belediyeler bu nedenle harıl harıl çalışıyorlar. Özellikle de kaldırımlarda çalışıyorlar.
İktidar, b kez hesabı, Yerel yönetimlerin yaptıkları çalışmalar üzerine yoğunlaştırmış durumda. Bunu gören muhalefet te aynı taktiği uygulamayı sürdürüyor. Ancak yapılan çalışmalar vatandaşın lehine mi oluyor yoksa aleyhine mi henüz kimse kararını verebilmiş değil. Samsun Büyükşehir Belediyesi halkı ucuz fiyatlarla ya da ücretsiz olarak kafelere çekebilmek uğraşı içinde. O kafelerde verilecek bir simit ve bir bardak çay ile göz boyayacaklarını sanıyorlar. Oysa vatandaş açlığını giderebilmek için iş ve aş peşinde koşuyor. Kaldırımları yenilemek fikrini benimseyenlerden birisi de İlkadım Belediyesi. Sokaklardaki parke taş döşenmiş yollardan başlamış yıkıp kırmaya. İlkadım Belediyesi kaldırım taşları döşenmiş mahalle aralarındaki yolları yıkıyor, sonra buralara beton döküp yol yapıyor. Oysa bozulmamış yollardaki kaldırımları bozup beton dökmeyi vatandaşa hizmet saymak yerine yolları olmayan bölgelere yol yapmak gerekir. Bu yapılırsa sandık seçmenin önüne geldiğinde seçmen de tercihini neye ve kime oy vereceği yönde şekillendirecektir. Yolları bozup, yeni yollar yapmak yine para sahiplerine yarayacaktır. Ah o kaldırımlar ve sokaklar. İktidar getiriyor iktidar götürüyor.
Her kaldırım gördüğümde o malum şiir geliyor aklıma. Nazım Hikmet biraz uzun yazmış şiiri. Şiirin sonunda da şöyle demiş.
Kaldırım deyince o malum şiir geliveriyor aklıma. Biraz uzun yazmış Nazım Hikmet... Kaldırımlarla ilgili.
Sonuna doğru şöyle diyor: "Tutunmak istedi; kaçtılar; Çalıştı; kırbaçladılar; Susadı; kendi kanını içti o! Parça parça insan kafası satılan, Kaldırımlarında aç yatılan Bir caddeden Mukaddes bir ızdırap şarkısı gibi gelip Geçti. O!..."
Nazım Hikmet, ezilenler için yazmış, aç kalanları anlatmış, geçinemeyenleri dile getirmiş. Ya kaldırımları söküp beton dikenler kime hizmet ettiklerini, fakiri nasıl fakirleştirdiklerini, yapılanın aslında geçim sıkıntısı içindeki vatandaşa bir faydası olmadığını bilmiyorlar mı, yoksa biliyorlar da anlamamazlıktan mı geliyorlar?
Ancak Samsun'un kaldırımlarından kimin gelip geçtiğine bir anlam veremiyorum.
Sadece İlkadım Belediyesi mi, elbette değil. Diğer belediyelerin neredeyse tamamında kır, boz, yenisini aynı yere yap mantığı yürütüyorlar, özellikle de iktidardaki belediyeler.
PAZARA GİDEN DERTLENİYOR
Evde dinlediğim dertleri, hayat pahalılığını ve pazardaki yangını yakınlarımdan da dinler oldu. Gelir seviyeleri ne olursa olsun özellikle pazara giden bayanlar pazardan burunlarından soluyarak geliyorlar.
Çok yiyecek alıp yorulmaktan değil, aldıkları yiyeceklere verdikleri fiyatlardan yakınıyorlar.
Pazardaki fiyatlar el yakarken bir hafta sonra alınanlara ödenen fazlalıklar da konuşuluyor. Bu durum özellikle iktidarı düşündürmelidir. Çünkü tencerenin düşürmeyeceği iktidar olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır.
Türkiye’de iktidarın umrunda değil gibi görünüyor da bunu sandık vatandaşın önüne geldiğinde iktidar da görecektir. İşti o zaman iş işten geçmiş olacak, sandıkla gelenler sandıkla gidince kimse ağlamasın.
Pazar fiyatları bugünden cep yakıyorsa yarın ise bu yangın sadece el değil kolu bile yakabilir. Bunu önleyebilmenin yolu da iktidarın ekonomik yapılanmayı ve yönetimi değiştirmesinden geçecektir. Çünkü bugün İktidarın yanında gibi görünenler, iktidar kaybedince aleyhte kampanyaları artıracaklardır.
GÜNÜN SÖZÜ
Bir nar ağacı var, birde darağacı... Namerde nar ağacı düşer, merde ise darağacı...