Kadınlarımız,
Nazım Hikmet’in tarif ettiği gibi
Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
Bu gözle baktık yüzyıllar boyu kadınlarımıza. Böyle baktığımız içinde öyle davrandık her daim.
Yazmaktan hicap ederim bunu ama tıpkı inekmiş gibi.
Kim itiraz eder buna.
Türk şiirinin büyük ustası Nazım Hikmet, Kuvay-ı Milliye destanının bir bölümünde şöyle anlatıyor:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız.
Biraz uzun bir şiirdir Kuvay-ı Milliye Destanı ve destandaki kadınlarımız bölümü, merak edenler bu şiire internet üzerinden de erişiler.
Herkes okumalıdır bence.
Okumadığımız için zaten hemen her gün kadına karşı uygulanan şiddet haberlerini okuyoruz gazetelerde.
Geçen hafta Vali Hüseyin Aksoy ile söyleşi yaparken. Kadına şiddet konusunu da sordum kendisine.
Ki: Vali Bey, Muhterem Eşi Hülya Aksoy ile birlikte Kadın Sağlığı için çok önemli çalışmalar yapıyor. Hanım efendi görev yaptıkları her ilde Kadın sağlığı konusunda kadınlarımızı bilgilendirmek amacıyla ilçe ilçe, köy köy durmaksızın geziyor. 150 bin kadına ulaşmışlar Samsun’da 390 bin kadına ulaşmayı hedefliyorlar Samsun’da ama toplam sayı bir milyona ulaşacak gibi görünüyor.
Vali Bey, tür davranışları için ‘’İzah edilir yanı yok’’ diyor. Sorunun da eğitimle düzelebileceğini ifade ediyor.
Nazım Hikmet’in o mısralarını okuyun.
Eğitimle çözülebileceğine inanıyoruz ya. Başlangıç için önemli bir adım olur bence.